Bitcoin’​in 12. yıldönümü

Geçtiğimiz 31 Ekim günü Bitcoin’in whitepaper belgesinin yayınlanmasının 12. yıldönümüydü. Hayata geçtiği günden günümüze kadar Bitcoin, temsil ettiği teknoloji ve felsefeyle sadece finans dünyasında değil bir çoğumuzun hayatında önemli bir nokta teşkil etti. Bu sebeple, yazımızda Bitcoin’in öncesini, ifade ettiği değerleri, önemli gelişmeleri ve mevcut durumu ile kuruluş hedeflerinin tutarlılığını ele alacağız.

Öncesi…

Bitcoin’in whitepaper belgesinin yayınlanmasından önce, Bitcoin’in temellerini oluşturan teknoloji ve anlayıştan bahsetmek gerekir.

1970’li yıllarda dünyanın teknolojik gelişmelerle, internet çağına doğru yol almasıyla birlikte şifreleme teknikleri ve kriptografinin gelişme gösterdiğini görüyoruz. Özellikle savaş sonrası dönemde devletlerin toplumlar üzerindeki kontrolünün arttığı düşünüldüğünde kişisel mahremiyetin korunması için şifreleme teknikleri ve kriptografinin gelişmesi kritik önemdedir. Yine aynı dönemde Bitcoin’le beraber duyduğumuz public ve private key kavramları ortaya çıkmıştır.

İnternetin giderek yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerin mahremiyetinin dijital ortamda da korunabilmesi için kriptografi kullanılmıştır. Bu görüş çerçevesinde hareket eden topluluklardan biri olan Cyberpunk, 1993 yılında kurulmuştur. Kişisel mahremiyeti öne çıkaran bu topluluğun manifestosunda dijital imzalar ve elektronik paradan da bahsedilmesi önemli ve dikkat çekicidir.

Bitcoin öncesine baktığımızda yine dikkat çeken önemli noktalardan birisi de Wikileaks ve Julian Assange’dir. Cyberpunk’ın etkilediği isimlerden olan Julian Assange, bireylerin haber alma özgürlüğünü sağlamak amacıyla kurduğu Wikileaks ile tüm dünyaya etki etti.

Dolayısıyla Bitcoin’in temellerinin whitepaper yazılmadan çok daha önceki kriptografi tekniklerinin gelişimine ve bireylerin internet üzerindeki mahremiyet ve özgürlük taleplerine dayandığı görülüyor. Ayrıca Bitcoin’den önce David Chaum — DigiCash , Wei-Dai — b-money ve Nick Szabo — Bit Gold ile Bitcoin benzeri girişimleri daha önce hayata geçirmiş ancak başarılı olamamışlardır. Adım adım gelişen bu hareketler, 2008 yılında finansal bağımsızlık amacı taşıyan Bitcoin’i meydana getirdi. Kurucusu olan kişi veya grup halen anonimliğini korurken internet ortamında Satoshi Nakamoto ismini kullandığı biliniyor.

‘Öncesi…’ başlığı altında verilen bilgiler, Stratrade kullanıcısının “Potentia Agendi, Potestas ve Blockchain” yazısından alınmıştır. https://medium.com/@Stratrade/potentia-agendi-potestas-ve-blockchain-e5e6baeba47e

Whitepaper

Whitepaper, Bitcoin’in amacını, çalışma şeklini ve prensiplerini belirtir. Kısaca belirtmek gerekirse, Bitcoin, kişiden kişiye doğrudan para transferi gerçekleştirme imkanı sağlayan merkeziyetsiz bir kripto paradır. Sabit bir para politikasına sahiptir ve enflasyona karşı dayanıklıdır. Kuruluş amaçlarından bir tanesi de günlük hayatta ödeme aracı olarak kullanılmasıdır.

Bitcoin’in ne işe yaradığı ve teknik detaylarının dışında para politikasını incelediğimizde parasal genişleme yerine zaman içerisinde giderek sertleşen bir parasal sıkılaşma politikasının izlendiği görülüyor.

Whitepaper belgesinin yayınlandığı 2008 tarihinde dünyanın ekonomik krizle mücadele ettiği düşünüldüğünde, bu politikanın merkez bankalarının giderek artan parasal genişleme politikasına ters düşmesi de ironiktir. Aynı dönemde Bitcoin’in aksine merkez bankaları, ciddi bir parasal genişleme politikası izleyerek krizin etkilerini hafifletmiş ve ötelemişlerdir. Ancak aynı zamanda USD-Euro gibi ülke para birimlerinin değerlerinde de düşüş meydana getirmişlerdir. Bu düşüş, altın gibi enflasyona dayanıklı özelliklere sahip Bitcoin’in değerlenmesinde pozitif bir etki yaratarak 2017 yılının sonunda 20.000 USD değerine ulaşmasına da sebebiyet verdi. Bu değerlenme ve teknolojik altyapı sayesinde Bitcoin hızlı bir şekilde geniş bir tanınırlığa ulaşırken, beraberinde de yeni bir ekosistem oluşturdu.

Bitcoin’in kazandığı bu tanınırlık, bir hayran kitlesi oluşturmasının yanında yanlış bilgiler sebebiyle negatif görüşlerin de yaygınlaşmasına olanak sağladı. Bu görüşlerden en yaygını özellikle devletler arasında popüler olan ‘Bitcoin suçlular içindir’ görüşü ile daha çok geleneksel ekonomistlerin savunduğu ‘Bitcoin tarihin en büyük balonudur’ görüşleridir. Nitekim Çin gibi kriptoparayı ülke içinde yasaklayan ülkeler de olmuştur.

2018 başı itibarıyla Bitcoin fiyatının düşmesi sonrasında bunu fırsat bilerek yatırım yapan birçok kurumsal firma oldu. Bireysel anlamda da büyük çaplı talep ve yeni kriptopara girişimlerinin yaşanması, toplumsal talebin karşılanması ve güvenlik standartlarının sağlanması amacıyla ülkelerin kriptoparalar için regülasyonlar getirmesini sağladı. Bu regülasyonlar sonrasında çok daha sağlıklı bir altyapıya sahip olan kriptoparalar özellikle kurumsal alanda giderek artan bir entegrasyon sürecine girdi. Entegrasyon sayesinde Bitcoin’in suç için kullanıldığı imajı da giderek azaldı. Nitekim istatistiklerle de Bitcoin’in suç için kullanılmadığı yapılan araştırmalardaki sonuçlarla kanıtlandı. Bu süreç devletlerin ve merkez bankalarının önyargısını kırarak onları kendi kriptoparalarını oluşturma sürecine yöneltti. Ekonomistlerin balon teorisi ise Bitcoin’in kurulduğu günden bu yana hiçbir aksaklık yaşamadan çalışması ve fiyat düşüşlerine rağmen tekrar toparlanmasıyla, çökmüş oldu.

Geçmişten Günümüze

Bitcoin’in geçmişinden bahsettik. Şimdi de gelişim sürecindeki bölüme bir özet şeklinde göz atalım.

  • Bitcoin Whitepaper yayınlandı, 31 Ekim 2008
  • Genesis Block, Bitcoin blockchain ağındaki ilk blok, oluşturuldu 3 Ocak 2009
  • ilk Bitcoin transferi Satoshi’den Hal Finney’e gerçekleştirildi, 12 Ocak 2009
  • Bitcoin Market kuruldu, 2010
  • MtGox kripto borsası kuruldu, 2010
  • İlk Bitcoin madencilik havuzu kurularak çalışmaya başladı, 2010
  • 60.000 müşterinin hesap bilgileri MtGox altyapısından çalındı.
  • Borsada yönetici yetkisine sahip bir kişi, sahte satış emirleri vererek BTC fiyatını $17.51’den $0.01 seviyesine düşürdü.
  • 600 kadar kullanıcının bakiyelerindeki Bitcoinler çalındı. 2011
  • İlk Bitcoin halvingi gerçekleşti. 2012
  • MtGox yöneticileri suçlu bulundu ve borsa iflas sürecine girerek kapandı. 2014
  • Bitcoin ve kriptopara ile ilgili iş yapmak için Bitlicense adında bir lisans çıkartıldı. 2015
  • Çin, Bitcoin ticaretini yasakladı. 2017
  • Bitcoin, $20.000 seviyesine yükseldi. 2017

2017 yılının ardından Bitcoin fiyatı ciddi bir düşüş yaşadı. Ancak fiyatın bu denli yükselmesi, Bitcoin’in çok daha geniş kitleler tarafından tanınmasını sağladı. 2017 sonrasında gelen 2018–2020 arasındaki dönem ise Bitcoin fiyatından çok piyasadaki regülasyonların ve altyapı çalışmalarının konuşulduğu bir dönem oldu.

Bu dönem boyunca neredeyse dünyada ekonomik anlamda söz sahibi olan her ülke, kriptoparalarla ilgili regülasyonlar ve düzenlemelerle ilgilendi veya geliştirdi. Bitcoin’e erişim kanalları giderek artarken fiyat düşüşünü fırsat bilen yatırımcılar sayesinde madencilik ve fon yatırımları artış gösterdi.

Günümüzde ise dikkat çekici konular arasında;

  • Özellikle daha önce Bitcoin için negatif düşünceler besleyen JPMorgan ve Goldman Sachs gibi Wall Street devlerinin Bitcoin ve kriptoparalarla ilgili departmanlar kurarak yatırımlar yapmaya başlaması.
  • ABD, AB, Çin başta olmak üzere birçok merkez bankasının kendi kriptoparalarını çıkarmak için çalışması
  • Facebook’un Libra adlı kendi dijital parasını çıkarması
  • Kriptopara sektörünün dışındaki şirketlerin de enflasyona karşı hazinelerinde Bitcoin bulundurmaya başlamaları
  • ABD başkanlık adaylarından Joe Biden’in seçim kampanyasının en büyük 2. destekçisinin bir kriptopara borsasının sahibi olması
  • İran Merkez Bankası’nın ithalat konusunda yaptırımları delmek için ülkedeki madencilerden Bitcoin alacağını duyurması
  • Paypal’ın kriptopara alım-satım hizmeti sağlayacağını açıklaması
  • En büyük 2. kriptopara olan Ethereum’un en büyük geliştirme güncellemesi ETH 2.0
  • Finans alanına kriptopara temelli çözüm getiren Defi ise gerek kullanıcılara kriptopara teminatları karşılığında kredi vermesi gerekse de herkesin borsalara likidite sağlayıcısı konumuna gelebilmesi gibi sağladığı bir dizi yeniliklerle gündem arasında bulunuyor.
  • Bu maddelerle Bitcoin’in gelişim dönemindeki olaylar karşılaştırıldığında Bitcoin ve kriptoparaların bir üst lige geçtikleri tartışılmaz bir gerçek olarak önümüze çıkıyor. Bitcoin’in kendini ispat etme sürecini tamamlayarak piyasaları domine etme döneminde olduğu söylenebilir.
  • Finans alanında bu denli bir yenilik için kısa bir süre sayılabilecek 12 yılın ardından Bitcoin dünyanın en büyük şirketleri arasında $289+ milyar piyasa büyüklüğüyle Paypal’ın hemen arkasında bulunuyor. Tüm kriptopara piyasası ise 7596 kriptopara ile $441.5+ milyar piyasa büyüklüğüne sahiptir.

Satoshi Nakamoto Mutlu Mudur?

Bitcoin whitepaper belgesinin 12. yılında bu soruya hem olumlu hem olumsuz cevap vermek mümkündür. Bitcoin’in finansal anlamda ciddi bir yükseliş, tanınırlık, entegrasyon süreci geçirdiğinden yukarıda bahsettik. Ancak whitepaper belgesinde yazan idealler ile mevcut durumun tam olarak uyuştuğu söylenemez.

Bitcoin, kuruluş amacıyla enflasyona karşı dayanıklı ve günlük hayattaki ödemelerimizde kullanabileceğimiz merkeziyetsiz bir ödeme aracı olarak tasvir edilmiştir. Bu noktada Bitcoin ideallerini madde madde inceleyelim.

Merkeziyetsizlik

Bitcoin’in bir sahibi veya ait olduğu bir şirket yoktur. Bu anlamda Bitcoin merkeziyetsizdir. Ancak günümüzde Bitcoin’in üretimini ve ağ üzerindeki işlemleri onaylayarak sistemin çalışmasını sağlayan madenciler, giderek merkezi bir yapıya büründü. Madencilik havuzları sayesinde oluşan merkezilik, madencilik işlemlerinden elde edilen gelire ortak olmak isteyenleri havuza para koyulmasının ardından gelire ortak ediyor. Madencilik yapan cihazlar, havuz sahibi şirketin fabrikalarında bulunuyor. Havuz sahibi şirketlerin yüksek sermayeleri ve dolayısıyla madencilik cihazları, küçük çaplı yatırımcıları giderek devre dışı bırakıyor. Bu durum sebebiyle günümüzde madenciliğin %60 kadarı Çin bölgesinde yapılıyor. Çin bölgesindeki ucuz elektrik gücü de bu durumu teşvik eden bir başka etkendir. Sonuç olarak madencilerin bu denli merkezileşmesi Bitcoin’in felsefesi bakımından ters düşüyor. Madencilik sebebiyle oluşabilecek herhangi bir problemde Bitcoin, yeni bir blockchain ağı ile yoluna devam edebilir. Ancak bu durum itibarı için negatif etkene sahip olacaktır.

Günlük Hayattaki Ödemeler

Sınır ötesi işlemlerde bankalarla kıyaslandığında bankaların 2–3 günü bulan işlem sürelerini dakikalar hatta saatler içinde gerçekleştiren Bitcoin, günlük ödeme konusunda ise aynı performansa sahip değildir. Bitcoin, kodlandığı kurallar gereği nispeten hantal bir yapıya sahiptir. Günümüzde ödemelerimizi nakit para dışında VISA, Master Card, Maestro gibi servis sağlayıcıların kredi kartları ile saniyeler içerisinde gerçekleştirebiliyoruz. Bunun sebebi bu servis sağlayıcıların saniyede 1500–2000 arasında işlem onaylayabilmesidir. Ancak Bitcoin ise saniyede yaklaşık 5 işlem onaylayabilir. Dolayısıyla hızlı ödeme gerektiren günlük hayat harcamaları için elverişsizdir. Bu özelliği sebebiyle de regülasyon gerçekleştiren birçok ülkede Bitcoin’i bir para biriminden çok emtia olarak sınıflandırma eğilimi mevcuttur. Sahip olduğu özellikler sebebiyle de zaman zaman dijital altın olarak sunulması da Bitcoin’i giderek bu alana doğru itmiştir.

Enflasyona Karşı Dayanıklılık

Bu anlamda net bir başarı gösteren Bitcoin, kısa ve orta vadeli bakıldığında ne kadar riskli bir para birimi olarak gözükse de hayata geçtiği yıldan bu güne sürekli bir yükseliş içerisindedir. Gerek kısıtlı arzı gerekse de halving gibi itici unsurlar sayesinde uygun bir para politikası ve altyapıya sahip olan Bitcoin, gerçekleştirdiği sert yükselişler ve sonrasındaki düşüşler sayesinde kısa ve orta vadeli yatırımcıları zaman zaman korkutsa da uzun vadeli yatırımcılar her zaman enflasyona oranla çok daha yüksek miktarlarda getiri elde etmişlerdir. Özellikle covid-19 döneminde piyasaların çöküşü sonrasında merkez bankalarının politikalarıyla emtia ve piyasalarda tekrar toparlanmalar gerçekleşmiştir. Emtia ve piyasalar arasında karşılaştırma yapıldığında Bitcoin covid-19 sebepli piyasa çöküşünden bu yana yaklaşık %195 oranında yükselerek açık ara en doğru tercih olduğunu göstermiştir.

Yukarıdaki 3 madde özelinde Satoshi Nakamoto’nun yarattığı Bitcoin idealleri ile günümüzdeki gerçekler arasında bazı farklılıklar olduğu görülüyor. Bu farklılıklara rağmen Bitcoin’in geldiği etkileyici nokta sebebiyle Satoshi’nin mutlu olduğu veya tam olarak ideallerinin gerçekleşmemesi sebebiyle mutsuz olduğu da söylenebilir. Fakat sonuç olarak başta Bitcoin olmak üzere Bitcoin’in getirdiği kriptopara ekonomisi her geçen gün insanların ve şirketlerin giderek daha çok ilgisini çekiyor. Bu ilgi sayesinde teknolojik gelişmelere daha mesafeli yaklaşan geleneksel kesimin de önyargısı giderek kırılıyor. Toplumların ilgisinin bu denli yükselmesinin ardından devletlerin ve merkez bankalarının da bu talebi karşılamak için Bitcoin ve ekosistemine giderek daha da entegre olacağını öngörmek zor değildir. Dolayısıyla gelecekte Bitcoin’i ve kriptoparaları günlük yaşantımızın her bir alanında çok daha sık göreceğimizi söylemek yanlış olmayacaktır.

Geleceğin finansal piyasalarına son derece yenilikçi ilk adımı atarak hayatımızı değiştiren Satoshi’ye teşekkürler, Bitcoin ile nice mutlu 12 seneler…