Merkeziyetsiz Medya Dönüşümü ve Sansür Etiği

Finans ve sanat alanında kriptoparaların yarattığı dönüşüm, hepimizin gözü önünde gerçekleşiyor. Bir o kadar önemli olan medya sektörü ise blockchain veya kriptoparalarla henüz ciddi bir etkileşime geçemedi. Bir başka deyişle, blockchain üzerinde çalışan güçlü bir alternatif medya platformu bulunmuyor. Özellikle merkeziyetsiz sosyal medya platformları için çeşitli girişimler ve çabalar bulunsa da bu platformların güçlü bir talep gördüğü söylenemez.

Bu yazımızda, medya kuruluşlarının blockchain teknolojisini ne amaçla kullandıklarını ve neden kullanmadıklarını inceleyerek, medyanın merkeziyetsizlik temelli olası bir dönüşümün içerisine girmesinin ne gibi anlamlar taşıyabileceği, web 3.0 parantezinde değerlendirilecek.

Platform İçi Sansür

Medya denince akla gelen en büyük problemlerden birisi sansür konusudur. Sansür, çoğu zaman hem yazarları hem okuyucuları rahatsız etse de zaman zaman da pozitif etkiler yaratmaktadır. Örneğin internette gezerken çocuk filtresi kullanılması, çocuğun gelişimi için yararlı bir sansür olarak gösterilebilir. Sansür konusu, karşımıza sıklıkla politika-siyaset alanında çıkmaktadır. Hepimizin hatırlayacağı üzere, ABD’nin eski başkanı Donald Trump, Twitter tarafından engellendi. Benzer bir hamleyi Facebook da yaparak, Trump’ın insanları hem seçim sonuçları hem de koronavirüs konusunda manipüle etmesini önlediğini iddia etti. Trump, herkesin gözü önünde olduğu için sansüre uğradığını kolayca fark edebildiğimiz bir örnek oldu. Sosyal medyaların yapay zekalarının, kimleri veya hangi konu başlıklarını sansürlediği ise ayrıntılı şekilde bilinemeyecek kadar geniş ve uzmanlık gerektiren bir konu… Birkaç sene önce ise, Facebook’un para karşılığında, seçmenlere manipülatif içerikler dayatarak seçim sonuçlarına önemli müdahalelerde bulunabildiği ortaya çıkmıştı.

Blockchain teknolojisi merkezi sansür uygulamalarını engelleyecek çözümler ile sosyal medya devlerinin ellerindeki sansür silahını daha dikkatli ve şeffaf kullanmaları için bir baskı yaratabilir. Blockchain üzerinde inşa edilmeye çalışılan sosyal medya uygulamaları, Bitcoin’in ortaya koyduğu sansüre dayanıklı olma prensibi sayesinde, merkeziyetsiz yapılara sahip olacak şekilde dizayn edilmeye çalışılıyor. Bu sayede, kullanıcıların paylaşımları da merkeziyetsizlikten payını alarak sansüre dayanıklı hale geliyor. Örneğin, paylaşılan bir tweet veya bir fotoğraf, Facebook ve Twitter gibi tek noktadan doğrudan engellemelere maruz kalamayacak diyebiliriz.

Dışarıdan Sansür

Yukarıda örneklediğimiz sosyal medya sansürü dışında, bir de geleneksel medyadaki sansür uygulamalarına göz atalım. Geçtiğimiz Haziran ayında, Çin’in dayattığı yeni yasalara karşı,Hong Kong’da halk protesto gösterileri düzenlemişti. Bu gösteriler sırasında, protestoculara yakın olan Apple Daily gazetesinin içerikleri, Hong Kong hükümeti tarafından sakıncalı kategorisine alınarak sansürlendi, hemen ardından gazetenin kapatılması yönünde karar alındı. Bu haber sonrasında bir siber aktivist, Apple Daily’nin yayınlarını, merkeziyetsiz veri depolama sistemi olan IPFS’e aktardı. Gazete, kısa süre sonra kapanmasına karşın gazetenin yayınları internet üzerinde güvenle saklanabildi. IPFS ve benzeri sistemler sayesinde dışarıdan gelen sansürlerin etkisinin azaldığı görülüyor.

Yukarıda, hem sosyal medya platformlarının kendi içerisindeki sansürü hem de hükümet gibi dış organların doğrudan medyaya uyguladığı sansürü 2 ayrı örnekle ortaya koymaya çalıştık. Apple Daily örneğinde gördüğümüz gibi blockchain teknolojisi dış baskılara karşı önemli bir koruma yöntemi olabilirken, sosyal medya platformlarının kendi içerisindeki sansürlere karşı yetersiz kalındığı söylenebilir. Bunun en önemli sebebi, Twitter, Facebook gibi platformlara önemli bir alternatifin olmayışıdır. Whatsapp’ın kullanıcı sözleşmesinde kullanıcı gizliliğini ihlal eden maddelere yer vermesi sonucunda milyonlarca kullanıcının Telegram indirdiği hatırlanırsa, sosyal medya devlerine de merkeziyetsiz bir alternatifin gelmesinin, benzer bir sonuç doğurabileceği öngörülebilir.

Facebook ve Twitter gibi devlerin alternatiflerinin hızlıca gelişmesini beklemek fazla iyimser bir beklenti olabilir. Sadece teknik gerekliliklerden dolayı değil, aynı zamanda piyasanın ve topluluğun da bu yönde olgunlaşması gerekiyor. Örneğin, yukarıdaki örneklerde gösterilen IPFS ve benzeri platformların gelişmesi gerekir ki veriler güvenle muhafaza edilebilsin. Bir başka örnek ise domain isim haklarının NFT olarak kullanıcılara verilebilmesidir. Unstoppable Domains ve ENS, kullanıcıların cüzdan adreslerine özel isimleri NFT olarak tanımlayabilmektedirler. Kullanıcılar bununla kalmayıp, bu domain adresleriyle merkeziyetsiz bir internet sitesi de oluşturabilmektedirler.

Sonuç olarak; hem içeriğin hem de internet adresinin merkeziyetsiz olduğu bir altyapıda, ne kadar müdahale edilmek istenirse istenilsin, içeriğe erişim mümkün hale gelmektedir. Ayrıca cüzdan adresleri isimlendirilebildiği için baskı altına alınmak istenen medya kuruluşları, cüzdanlarını isimlendirerek tüm dünyadan özgürce bağış toplayabilirler. Bu duruma en güzel örnek Wikileaks platformudur. Wikileaks’in cüzdan adresi bellidir ve isteyen herkes bağış gönderebilir. Sonuç olarak, tüm bu gelişmeler, merkeziyetsiz sosyal medyayı oluşturmak için ihtiyaç duyulan bileşenlerdir.. Bu konulardaki gelişmenin tamalanması ile birlikte ana amaca yani özgür medyaya ulaşılması da mümkün hale gelebilir.

Web 3.0 Etkisi

Web 2.0’dan Web 3.0’a geçiş olarak adlandırılan süreç, internetin işleyiş mekanizmasını topluluğun kontrolü ele aldığı bir noktaya taşırken, aynı zamanda mevcut güç odaklarının da el değiştirmesi anlamına geliyor. Sosyal medya platformları, çok büyük ve çeşitli veri havuzlarına sahip oldukları için ekonomik olarak da devasa büyüklüklere ulaştılar. Veri büyüklüğüne paralel olarak, gelirin de arttığı gerçeğinden hareket edilerek, kullanıcıların kendi verileri üzerinde daha çok söz sahibi olduğunda ve yukarıda bahsedildiği şekilde sansüre dayanıklılık geliştiğinde, mevcut gelir mekanizmalarının da değişmesi beklenebilir. Hatta şu anki gelir modelleri tamamen ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Facebook’un metaverse üzerine bu kadar agresif bir şekilde yatırım yapması, Twitter’ın NFT’leri ve kriptopara cüzdanlarını platforma entegre etmeye başlaması gibi hamlelere bu gözle baktığımızda, mevcut güç odaklarının yeni trendi, kendi istedikleri yönde şekillendirme veya bu dönüşümü olabildiğince geciktirme hamleleri olarak yorumlayabiliriz. Çünkü Twitter ve Facebook, kriptoparaları sistemlerine ne kadar çok entegre ederlerse, kullanıcıların merkeziyetsiz bir platformu seçme eğilimleri de o kadar düşecektir. Bu sayede, mevcut veri toplama modelleri ve dolayısıyla gelir modelleri bir süre daha korunabilir olacaktır.

Vikipedi Kurucusunun Açıklamaları

New York’da düzenlenen NFT etkinliğinde konuşan Vikipedi kurucusu Jimmy Wales, kriptoparaların Vikipedi’ye entegrasyonu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Wales, öncelikle Vikipedi’deki içeriklerden platformun gelir elde etmesini sağlayacak ve okurları sürece daha çok dahil edecek akıllı kontrat entegrasyonu üzerinde durduklarını söyledi. Akıllı kontratlar sayesinde kullanıcıların, Vikipedi’ye eklenen içerikleri puanlayarak onaylayabilecekleri bir sistemden bahsetti. Örneğin; bir konu hakkında birbirlerinden farklılık gösteren bilgiler varsa, bunların hangisinin sitede gözükeceğini okurlar seçebilecek. Wales, bunun karlı bir yöntem olabileceğini ancak topluluğun para ödeyerek seçtiği her şeyin doğru olmasının mümkün olmadığını belirtti. Bu konuda Wales’e katılmamak mümkün değil zira bu yöntemin kullanılması durumunda, bilgiler manipüle edilebilir. Wales, ikinci bir çözüm olarak tüm Vikipedi bilgilerinin merkeziyetsiz olarak depolanması ve bir daha değiştirilememesi fikrinin ön plana çıktığını söyledi. Ancak verilerin değiştirilememesi, Vikipedi için pek de ideal bir çözüm sunmuyor. Çünkü kullanıcıların eklediği bilgiler uygunsuz olabilir ve değişmesi gerekebilir veya yeni bir bulgu, doğru bilinen bir konunun değişmesini gerektirebilir.. Bu nedenle Wales, bu çözüme de sıcak bakılmadığını belirtti.

Jimmy Wales’in açıklamalarını Vikipedi özelinde değil de daha geniş bir perspektifte değerlendirmek gerekir. Bu da bizi blockchain çözümlerinin her zaman yarar sağlamayabileceği fikrine götürebilir. Dolayısıyla, yazının bütününde bahsedilen sansüre karşı dayanıklılık, değiştirilemezlik gibi ilkeleri sosyal medya dönüşümü üzerinden irdelediğimizde, karşımıza çeşitli problemler ve sorulması gereken sorular çıkmaktadır.

Olası Problemler

Merkeziyetsiz bir sosyal medya olarak Twitter gibi bir platform düşünelim. Platformdaki hiçbir tweete müdahale edilemediğini varsaydığımızda, bu durum topluluğun çoğunluğu için rahatsız edici olacaktır. İçerikler tamamen serbest ve dokunulmaz bir hale geldiğinde, suç teşkil eden veya toplumun genel değerlerini rahatsız eden içeriklerin üretilmesi kaçınılmazdır. Bunları engellemek için platforma üye olmadan önce kişilerin bilgileri alınabilir. Ancak bu sefer de cüzdan adreslerimizin bize sağladığı anonimliği kaybetmiş oluruz. Çözüm olarak belki platformun iki ayrı arayüzü olabilir ve tamamen serbest olan taraftaki kullanıcılar rahatsız olabilecekleri içeriklerden şikayetçi olmazlar. Ancak yine de buradaki problem, bireysel anlamda ne kadar bilgi-birikim ve sorgulama yeteneğine sahip olunduğuna varıyor. Örnek vermek gerekirse, serbest bir sosyal medyada Trump’ın attığı tweetler engellenemeyeceğinden dolayı ‘’Trump söylediği için vücuduna dezenfektan enjekte eden insanların çoğalacak olması sansürü haklı çıkartır mı?’’ benzeri soruların sorulması gerekir. Aski halde, topluluğu koruma yöntemi olarak kullanılabilecek sansür hamlesi, sosyal medya devlerince manipüle edilebilir.

Kriptopara sistemi ise tabiri caizse bu anlamda insanların gözünün yaşına bakmıyor. En basit örnek olarak; cüzdandan cüzdana para gönderiminde, adresin yanlış yazılması halinde paranız geri getirilemiyor. Yani kriptopara mekanizması, bu hatadan kullanıcıları korumak için katlanacağı maliyet ve zamanı teknolojik gelişime ayırarak, kullanıcıyı kendi sorumluluklarıyla başbaşa bırakıyor diyebiliriz.

Sonuç

İleride, sosyal medya için merkeziyetsiz alternatiflerin olgunlaşmasıyla birlikte kriptopara platformlarındakine benzer bir sorumluluk mekanizmasının hayata geçeceği tahmin edilebilir. Bu mekanizmanın ‘’sıfır sansür’’ politikası uygulaması ise yukarıdaki sebeplerden dolayı istenmeyen bir hal alabilir. Bu nedenle, önümüzdeki yıllarda gerçekleşmesi muhtemel bir medya dönüşümüyle birlikte kullanıcıların, kendi verileri üzerinde daha çok söz hakkı olması sağlanırken, aynı zamanda platformların nasıl çalışması gerektiğiyle ilgili kapsamlı etik tartışmaları, ilerleyen yıllardaki ana konulardan biri olmaya adaydır.

Hazırlayan: Berkay Aybey

Burada ifade edilen görüş ve yorumlar BV Crypto’ya aittir. BV Crypto, bu yazı temel alınarak yapılacak herhangi bir finansal işlemden sorumlu tutulamaz. Her yatırım ve ticaret hamlesi risk içerdiğinden, bu tür kararlar alırken kendi araştırmanızı yapmanızı tavsiye diyoruz.

Berkay Aybey

Business Analyst