Standartların Önemi ve DeFi’ye Etkisi

Geçtiğimiz Mart ayında, ERC-4626 olarak adlandırılan yeni bir token standardı onaylanarak Ethereum ağına entegre edildi. Token standardı, bir tokenin oluşturulması, düzgün işlemesi ve ağa entegrasyonu gibi çeşitli kodlamaların ideal halinin hazır bir şekilde sunulmasıdır. Bu sayede yazılımcılar zamandan tasarruf etmiş olurlar.

Token standartları, kriptopara piyasası içerisinde, yeni sektörler oluşturacak kadar büyük bir etki yaptığı için oldukça önemlidir. Bu yazımızda, öncelikle bir sektörün standartlara sahip olmasının neden önemli olduğuna değinecek, ardından bu konuyu DeFi özelinde değerlendirdikten sonra ERC-4626 formundaki tokenlerin ne ifade ettiğine bakarak konuyu örneklendirmiş olacağız. Keyifli okumalar.

Bir kişinin standart biri olarak bilinmesi, onun sıradan olduğu anlamına gelir ve olumsuz bir anlam barındırır. Sektörler için bu durum benzer bir anlam taşısa da olumlu bir anlam ifade eder. Sektöre getirilen standartlar, daha önce düzensiz işleyen sistemin bir düzene girerek sıradanlaşmasını sağlar ve bu durum sektörü stabil hale getirir. Stabil bir şekilde işlemeye devam eden sektör ise güvenilir olur.

Kriptopara piyasası, içerisinde bulunmakta olan kişiler için inanılmaz hızlı bir şekilde büyüse de sadece 13 yıllık bir geçmişe sahip olan piyasanın halen kendini kanıtlaması ve güven vermesi gereken pek çok nokta bulunuyor. Kriptopara bankacılığı olarak tanımlayabileceğimiz DeFi (Merkeziyetsiz Finans) sektörü de güven vermesi gereken alanların başında geliyor. Oldukça stabil ve başarılı bir şekilde çalışan, güven veren pek çok DeFi platformu bulunmasına rağmen, özellikle yeni kurulan platformlarda bu güvenilirliğin ve sağlıklı akışın görülebildiğini söylemek oldukça zor.. Zaman geçtikçe daha da stabil ve güvenilir hale gelmesi beklenen DeFi platformları, zaman geçtikçe ne yazık ki daha çok hacklenme olaylarıyla gündeme gelmeye başladı. Bunun en önemli sonuçlarından birinin, piyasadaki sermayenin stabil işleyen platformlarda depolanarak bu platformları devleştirmesi olduğu söylenebilir. Bu tür sağlıklı işleyen platformların gördüğü ilgi, başarının ödüllendirilmesi anlamında olumlu olsa da sağlıklı bir piyasadan bahsedilebilmesi için aslolan, DeFi sektörünün her anlamıyla stabil ve güvenilir hale gelmesidir. Bu sayede rekabetin de daha çok platform arasında daha sağlıklı bir şekilde işlemesi sağlanabilir.

Şu anki görünüme bakıldığında, devleşen platformlardan pay almak isteyen yeni DeFi platformlarının, daha yüksek getiri oranları vererek ve farklı fonksiyonlar ekleyerek talep çekmeye çalıştığına sık sık şahit oluyoruz. Bu deneme-yanılma sürecinin de zaman zaman tehlikeli boyutlara çıkarak rekor meblağlarda hacklenmelere sebep olduğu görülüyor. Dolayısıyla rekabet agresif olmasına rağmen güvenlik standartlarının bazı platformlarca düşük tutulması veya kodlama hatalarının yapılması nedeniyle sağlıklı işlemediği söylenebilir.

Mevcut rekabet durumuna örnek olması açısından; aşağıdaki tablonun en sağ tarafındaki sütun, kredi veren platformlarına kilitlenmiş kriptopara büyüklüklerini göstermektedir. Tabloda, ilk 4 sıradaki platformların piyasadaki sermayenin çoğunluğuna sahip olduğu, sonrasındaki platformların ise nispeten oldukça düşük paylar aldığı görülmektedir.

 
Deneme-yanılma süreci, sektörün daha ileriye gitmesi için son derece önemli olsa da belirli güvenlik kriterleri temelinde yapılması, stabil olma ve sıradanlaşma anlamında son derece büyük önem taşımaktadır. Token standartları, akıllı kontratlarla kompleks işlemler gerçekleştiren DeFi platformlarının, belirli bir seviyeye kadar mümkün olan en nihai çözüme kolayca ulaşmalarını sağlamaktadır.

Örneğin her bir DeFi platformunun geliştiricilerinin, kendi platformlarına ait tokeni programlarken kurduğu sistemin 1–10 arasında puanlandığını varsayalım. 1–4 arası en güvensiz, 4–7 arası orta seviye, 7–10 arası da en iyi token olarak sıralansın. Geliştiricilerin yeteneklerine, sahip oldukları maddi imkan ve zamana bağlı sebeplerle her bir platformun kendi tokeni, farklı puanlarda olacaktır. Token standardının gelmesiyle beraber, geliştiriciler doğrudan 4. seviyeden başlayarak en azından temel yanlışları yapmaktan kaçınabilir, 1–4 arasındaki süreçleri araştırmak ve en iyiyi bulmakla kaybedeceği zamandan tasarruf edebilir, zamandan tasarruf ettiği için de maddi olarak da tasarruf etmiş olur. Dolayısıyla token standartları, bir nevi yeni bir başlangıç noktası (oyunlara aşina olanlar için ‘Checkpoint’) görevi görmektedir.

Yazılım konusunda bilgisi olmayan, kodları inceleyemeyen DeFi kullanıcıları, yani kullanıcıların çoğunluğu, eğer düşük risk istiyorsa, bilinen DeFi platformlarını, yüksek risk ve yüksek getiri istiyorsa da yeni kurulan platformları tercih ediyor. Yeni kurulan 100 platform arasından 1–2 tanesinin bile hacklenmesiyle gündeme gelmesi, kullanıcılar için yeni platformları güvensiz hale getiriyor. Dolayısıyla kullanıcının hangi risk seviyesini tercih ederse etsin belirli bir güvenlik seviyesinin üzerinde olan platformları talep edeceği bariz bir gerçek. Token standartları, bu tokenlerin hem kendi platformları içerisinde hem de diğer platformlarla etkileşiminde belirli bir seviyeyi sağlar. Bu sayede, kullanıcıların da bu seviyenin altındaki platformları talep etmemesi sağlanmış olur. Bir önceki başlıktaki örnekten devam edersek, 4. seviyenin altındaki platformların ne kadar yüksek getiri sunarsa sunsun tercih edilmemesi olarak düşünülebilir. Dolayısıyla, bu tür teknik standartların getirilmesi, platformları belirli bir seviyenin üzerine çıkmaya zorladığı için bu durumun sıradanlaşmasını sağlar ve kullanıcının talebinin de bu yönde seçicileşmesine ön ayak olur.

Teminat karşılığı kredi veren DeFi platformları, kullanıcıların varlıklarını platforma kilitlemesi karşılığında faiz geliri sunar. Platforma kilitlenen varlık karşılığında alacağınız faiz gelirini de temsil eden yeni bir token, platform tarafından kullanıcıya tanımlanır. Örneğin Aave platformuna ETH varlıklarınızı kilitlerseniz, varlığınızı+faiz gelirinizi temsil eden aETH tokenini alırsınız.

Platformların faiz oranı, o anki bakiye dengesine göre yükselir veya azalır. Bazı platformlar, faiz veren birçok platform olduğu için en uygun platformu otomatik olarak seçen ayrı bir havuz, kasa (vault) kurarlar. Bunu yapmak için de Aave örneğindeki gibi aETH tarzındaki tokenlerin entegrasyonunu da yapmaları gerekmektedir.

ERC-4626, varlık+faiz gelirini temsil eden aETH benzeri tokenlerin standardize edilmesini sağlamaktadır. Yani faiz gelirini temsil eden tokenlerin standardizasyonudur. Bu standard sayesinde, DeFi platformlarının Aave gibi faiz veren platformlara entegrasyonunun çok daha hızlı olması amaçlanıyor. Geliştiricilerin her bir platformun tokenini entegre etmek için ayrı ayrı uğraşması yerine, her platformun ERC-4626 standardına uymasıyla entegrasyon sırasında harcanan zamanın kısaltılmasının ana amaç olduğu söylenebilir.

Bu anlamda ilk adımı atan platform ise Yearn Finance oldu. İleride diğer platformların da benzer bir yol izlemesi mümkündür. Ayrıca, BNB Chain veya Tron gibi blockchain ağları, Ethereum ağındaki bu tür token standartlarını kendi ağlarına kopyaladıkları için benzer bir token standardının bu ağlardaki DeFi platformları tarafından da kullanılmaya başlanması beklenebilir.

ERC-721, ERC-1155 gibi token standartları NFT gibi bir sektörün oluşmasını ve onun peşinden metaverse gibi bir hayalin gerçeklik kazanmasını sağlayabiliyor. ERC-4626 standardı belki bir NFT değil ama, yazının genelinde bahsedildiği gibi sektörün ufak ya da büyük bu tür adımlarla standardize edilmesi son derece önemlidir. DeFi platformlarının hizmet verdikleri her alanda belirli bir seviyenin üzerinde servis sunmasının sıradan hale gelmesi, sektörün stabil bir yükseliş trendi yakalaması için en önemli yapı taşlarındandır.

Hazırlayan: Berkay Aybey

Burada ifade edilen görüş ve yorumlar BV Crypto’ya aittir. BV Crypto, bu yazı temel alınarak yapılacak herhangi bir finansal işlemden sorumlu tutulamaz. Her yatırım ve ticaret hamlesi risk içerdiğinden, bu tür kararlar alırken kendi araştırmanızı yapmanızı tavsiye ediyoruz.