Digital Asset Custody Management
Geçmiş Finansal Krizlerin Değerlendirilmesi
İçerisinde bulunduğumuz ekonomik kriz sebebiyle tüm dünya merkez bankaları, hükümetleri çeşitli önlemler alıyor. Bu önlemlerin başında şüphesiz, faizlerin düşürülmesi ve parasal genişleme geliyor. Peki parasal genişleme, kriz sonrası piyasalara nasıl etki ediyor? ve günümüzde yeni bir ekonomik yapı sunan kripto paralar bu durumdan nasıl etkilenebilir? Bu yazımızda bu soruları inceleyeceğiz.
Yakın tarihe baktığımızda 1973 Petrol Krizi, 1987 Borsa Krizi, 2008 Mortgage Krizi dönemlerinde şu andaki gibi ciddi faiz indirimleri ve yüksek oranda parasal genişlemelerle karşılaşıyoruz.
Aşağıdaki grafikler, S&P 500 endeksinin bu krizler esnasında gerçekleştirdiği düşüşü ve kriz sonrasında, eski seviyelerine gelmesinin ne kadar sürdüğünü gösteriyor.
S&P 500 Endeksi’nin, 3 kriz sonrasında da eski seviyelerini yakalamasının yaklaşık olarak 2–4 yıl sürdüğünü görüyoruz.
Bu durumu, kriz sonrası ekonomik güvenin tekrar tesis edilme süresi ve insanların acil ihtiyaçlarını gidermesi sonrasında tekrar lüks tüketime geçmesi ile açıklayabiliriz.
Mevcut krizin, ekonomik sebeplerden ziyade tıbbi sebeplere dayanması, önceki krizlerden farklı olmasını sağlıyor. Ancak alınan ekonomik önlemlerin benzer olması, kriz sonrası durumu analiz etmemizi kolaylaştırıyor.
Yukarıda gördüğümüz toparlanma dönemlerinin sonrasındaki 10 yıl boyunca, yeni yükseliş trendleri görülüyor ve endeksin çok daha yüksek rakamlara ulaştığını biliyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden birisi, kriz döneminde gerçekleştirilen parasal genişlemedir.
Merkez bankaları, parasal genişlemeyi arttırdıkça, insanlar kriz dönemi sonrasında korku ortamının da geçmesiyle birlikte, ellerindeki fazladan para ile daha fazla yatırım yapma yolunu tercih ediyorlar. Yani halkı tüketime ve yatırıma teşvik için dolaşıma sokulan para, zaman içerisinde yine yatırıma dönüyor. Bu durum da kriz dönemlerinde başvurulan bu yöntemin işe yaradığını gösteriyor.
Bu yöntemin işe yaraması sebebiyle, Dünya Bankası’nın aşağıdaki grafiği, dünyadaki toplam para hacminin sürekli arttığını bizlere gösteriyor. ABD’nin, doların basımını altına endeksleyen yasayı kaldırdığı ve para basımını tamamen FED’in tercihine bıraktığı 1971 yılından itibaren dolaşımdaki para miktarının sürekli arttığını, özellikle 1987 krizinin öncesi ile sonrasında ve 2008’deki kriz dönemi ile sonrasında net bir şekilde görüyoruz.
Alternatif Tercih: Sınırlı varlıklara olan talebin artışı
Parasal genişlemeyle birlikte paranın alım gücünün düşmesi, insanları bu dönemlerde Altın gibi alternatif değer saklama araçlarına yöneltiyor. Altın’ın arzının darphanelerde çoğaltılamaması, kriz dönemlerinde insanların altın talebinin yüksek olmasını sağlıyor.
Aşağıdaki grafiklerde, Altın’ın parasal genişleme dönemlerinde kazanç sağladığını görüyoruz. Dünya Bankası’nın grafiğindeki parasal genişlemenin hız kazandığı dönemler ile altının değer kazandığı dönemler arasında bir ilişki olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz.
Dijital Altın olarak Bitcoin
Doğası gereği kısıtlı bir arza sahip olan Altın, kriz dönemlerinde birçok kişinin alternatifiydi. Günümüzde ise daha önceki krizlerde sahip olmadığımız bir başka alternatifimiz var. Bitcoin…
Dijital Altın olarak da adlandırılan Bitcoin, Altın gibi kısıtlı bir arza sahip. Bunun yanında Altın’ın sahip olduğu taklit edilememe ve yok edilememe özelliklerini de barındırıyor. Dolayısıyla Bitcoin de Altın gibi güçlü bir değer saklama aracıdır. Bunun için sadece Bitcoin’in tüm zamanlardaki fiyat grafiğine bakmamız bile yeterli bir fikir verebilir.
Bunun yanında Bitcoin, sunduğu yüksek likiditasyon ve güvenlik ile her geçen gün büyümeye devam eden yeni bir ekonomik yapı sunuyor. Bu yapı, Bitcoin’in para arzını her 4 senede 1 defa %50 oranında düşürüyor. Merkez bankalarının aksine Bitcoin, kriz çıksa da çıkmasa da bu işlemi planlı şekilde sürdürmeye devam ediyor. Bu yüzden Bitcoin, gelişen olaylara göre düzenlenen bir para birimi değil, sistematik bir şekilde işleyen, öngörülebilir bir para birimidir.
Tüm bu özellikleriyle birlikte Bitcoin, global ekonomik trendin tam aksine davranarak, parasal sıkılaştırmaya(daralmaya) giden ilk küresel para birimi olabilir. Bu tarz bir uygulamayı da ancak hiç kimseye hesap verme zorunluluğu bulunmayan, hiçbir kurumun etkisi altında olmayan bir para birimi yapabilirdi.
Bitcoin’in fiyatında kriz sebebiyle sert bir düşüş görmemiz, piyasanın tamamen serbest olmasından kaynaklanıyor. Aynı zamanda bu serbestlik, virüs sonrasındaki toparlanma sürecinin de aynı hızda ve agresiflikte yaşanması beklentisini de mümkün kılıyor. Yukarıda bahsettiğimiz parasal genişleme sonrasında, bu paranın tekrar yatırıma dönüyor olması da kriz dönemi ve sonrasında Bitcoin’e olan talebin artabileceğini gösteriyor.
Bunlara ek olarak Bitcoin, parasal arzını ani bir şekilde azaltarak, Altın grafiklerinde gördüğümüz uzun vadeli yükseliş trendlerini çok daha kısa sürede gerçekleştirebilir. Buna ek olarak S&P grafiklerinde gördüğümüz 2–4 yıl arasındaki toparlanma sürecinin de Bitcoin için çok daha kısa sürebileceğini bekleyebiliriz. Bu varsayımların sebebi, parasal arzın düzenli olarak azalması ve serbest piyasa koşullarıdır. Tüm bu sebepler dolayısıyla, alternatif bir değer saklama aracı olarak Bitcoin’in önümüzdeki süreçte önemli tercihler arasında olabileceği öngörülebilir.
Kripto para piyasalarındaki son gelişmeleri ve analiz ekibimiz tarafından gerçekleştirilen değerlendirmeleri düzenli olarak Medium, Twitter ve Linkedin hesaplarımız üzerinden paylaşıyoruz. Yeni ekonomideki yerinizi almak için bizi takip etmeyi unutmayınız.