Digital Asset Custody Management
Özellikle Covid-19 sonrasında adını sıkça duymaya başladığımız dijital dolar, ABD Merkez Bankası, Federal Reserve (FED)’e bağlı bir dijital paradır. Bu tarz paraların genel ismi ise CBDC (central bank digital currency) olarak kısaltılır. Dijital dolar, kar amacı gütmeyen Digital Dollar Project kurumu tarafından Accenture sponsorluğunda geliştirilir.
CBDC, son 1–2 yıldır dünyanın önde gelen ekonomilerinin merkez bankaları tarafından sıkça konuşulmaya ve Çin, AB gibi merkez bankalarınca test edilmeye başlandı. Bu noktada, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’nin dijital dolar projesi de tüm CBDC’ler arasında baş köşede bulunuyor.
Bu yazımızda;
konu başlıklarını inceleyecek ve ABD Senatosu ile FED’in dijital dolara olan bakış açılarındaki değişimleri ve alınan kararları gözlemleyeceğiz.
CBDC Nedir ve Neden Önemlidir?
Bitcoin öncülüğündeki kripto para ekonomisi, etkisini her geçen gün arttırarak adaptasyonunu sürdürüyor. Aynı zamanda para transferinin ucuz ve hızlı olması da kullanıcı sayısının sürekli artmasını sağlıyor. Bu durumda da devletler ve merkez bankaları, Bitcoin gibi doğrudan kontrol edilemeyen kripto paralar yerine, kontrol edebilecekleri ve para politikalarını uygulayabilecekleri bir dijital para yaratma sürecine başladılar. Bu şekilde, ucuz ve hızlı para transfer hizmeti sunarak, kullanıcıların da taleplerinin karşılanması amaçlanıyor.
Dolayısıyla CBDC dediğimiz dijital paraları Bitcoin gibi bir kripto para olarak değerlendiremeyiz. Bu paraların hangi altyapıyı kullanacakları ve hangi prensipler içerisinde çalışacakları belirsizliğini korumaktadır. CBDC olarak adlandırdığımız paralar, ülke para birimlerini dijital dünyaya entegre ederek, gücünü ve itibarını korumayı amaçlar.
CBDC’nin önemini birkaç kritik gelecek perspektifine dayandırabiliriz.
Bu maddeleri;
şeklinde sıralayabiliriz.
Facebook’un dijital stabil parası Libra başta olmak üzere, şirketlerin kendi para birimlerini yaratabiliyor olmaları, merkez bankalarının sahip olduğu finansal otoriteyi ciddi anlamda tehdit ediyor. Bu noktada Facebook ve Facebook’a bağlı olan Whatsapp, Instagram, Messenger uygulamalarına baktığımızda Libra’nın potansiyel müşteri sayısının yaklaşık 3 milyar kullanıcıyı kapsadığını görüyoruz. Sadece bu sayı bile Libra’nın hayata geçtiğinde kullanıcı sayısı bakımından birçok ülkenin para biriminden daha güçlü ve itibarlı olacağını gösteriyor.
Facebook dışında, oyun sektörünü de örnek olarak ele alabiliriz. Her yeni nesil ile birlikte oyun sektörü büyümeye devam ediyor. Günümüzde çevrimiçi oyunların kendi içlerindeki alışverişleri sağlamak amacıyla ülke para birimleri yerine kendi oyun içi para birimlerini yarattıklarına şahit oluyoruz.
Dolayısıyla hem sektörel olarak hem de şirketler bazında, mevcut dolar sistemi sahip olduğu finansal sınırlar nedeniyle ihtiyaçları karşılayamıyor. Bu durum, sadece USD için değil genel olarak diğer ülke para birimleri için de geçerlidir. Bu sebeple merkez bankaları, dijital bir para yaratarak ülke para birimlerinin hem rezerv para hem de yaratılan dijital paralar arasında değişim aracı olarak kullanılmaya devam etmesini planlıyorlar. Dolayısıyla yeni sistemi engellemek yerine uyum sağlamayı amaçladıkları söylenebilir.
Merkez bankalarının nakit para ile kurdukları ve sürdürdükleri ekonomi sirkülasyonu ise ilk önce kredi/banka kartları ile daha sonrasında da doğrudan online ödeme sistemi ile yavaş yavaş dominantlığını kaybediyor. Finansal araçların dijitalleşerek ortaya koyduğu hızlı değişim ve gelişimler, nakit parayı işlevsiz bir konuma sokmaya başladı.
Kredi/banka kartları ile banka üzerinden yapılmaya başlanılan ödeme süreci, alışverişteki güven ortamını tahsis etti. Günümüzde ise blockchain ve benzeri teknolojiler, bu güven ortamının, bankalara da gerek kalmadan yürüyebileceğini bize kanıtladı. Bu sayede nakit para üzerinden yapılan sahtecilik temelli dolandırıcılık ihtimali ortadan kalktığı gibi işlemlerin kaydının tutulması da şeffaflık kazandı.
Nakit paranın kullanıcılar için getirdiği dezavantajlar böyle iken kurumlar açısından getirdiği dezavantajlar da mevcuttur. Bunların başında sağlıklı bir para politikası için ihtiyaç duyulan güvenilir veriler gelir. Gerek maliye anlamında devletin, gerekse de para politikaları anlamında merkez bankasının alacağı kararların güvenilir verilere dayanması gerekirken, nakit paranın ticarette sağladığı anonimlik sebebiyle bu verilerin hata payları bulunur. Bu sebeple alınan kararların her zaman sağlıklı olmaması mümkündür. CBDC sayesinde tüm para transflerlerinin kaydı şeffaf bir şekilde tutulabileceği gibi verilerin hata payı da çok düşük olacaktır.
Devletlerin, kara para aklamayı önlemek ve terör finansmanını engellemek gibi hem ulusal hem uluslararası sorumluluklarını da göz önüne aldığımızda, dijital bir merkez bankası parası, tüm bu süreçleri de engelleyerek, nakit paranın imkan vermediği takip edilebilirliği sağlayarak, finansal süreci çok daha verimli hale getirebilir.
Bunun yanında Covid-19 sebebiyle aynı zamanda nakit paraların virüsü taşımada bir araç görevi gördüğünü de göz önünde bulundurduğumuzda hem kurumsal hem de bireysel anlamda nakit paraların ömrünün dolmaya başladığı söylenebilir.
Uluslararası USD transferi için kullanılan Swift ve AB bölgesindeki transferler için kullanılan SEPA, yukarıda bahsedilen kara para aklama ve terör finansmanını önleme süreçleri açısından kritik önemde bulunmaktadır. Nitekim bu süreçler para transferlerinin 1–3 gün gecikmesini sağladığı gibi işlemlere ekstra maliyetler eklemektedir. İşlemlerin takip edilebilir olması ve şeffaflığı sebebiyle CBDC, bu tarz süreçlerde paranın kaynağının bulunması görevini daha hızlı ve maliyetsiz hale getirebilir.
Dijital Dolar’ın ABD İçin Önemi Nedir?
USD, bilindiği üzere dünyada hemen hemen her yerde kabul edilen itibarı en yüksek para birimidir. Buna bağlı olarak her merkez bankasının rezervlerinde de USD bulunur. Ancak yukarıda bahsedilen finans dünyasının dijital inovasyonu neticesinde bu statünün tehlikeye girdiğini gözlemliyoruz. Bu sebeple ABD için temel noktanın USD hegemonyasının korunması olduğunu söyleyebiliriz.
Dijital gelişmelerden faydalanarak bu hegemonyayı riske sokan en önemli 3 unsurdur.
LİBRA
Libra’nın bahsedildiği gibi yaklaşık 3 milyar kişiye ulaşabilmesi, Facebook’un kontrol edilemez hale gelmesini sağlayabilir.
Bu noktada Libra için avantaj sağlayan 2 unsur, hemen hemen herkesin sosyal medya kullanıyor olması ve internet üzerinden yapılan alışveriş sayısının her geçen gün artmasıdır.
Facebook’un sadece kendi uygulamalarını kapsayan bir alışveriş platformu oluşturması bile insanların bu platformda Libra ile harcama yapmasını ve USD’yi sadece Libra satın almak için kullanılan bir araç olarak görmesini sağlayabilir.
Bu platformun geliştirilerek ulaşım,sağlık gibi sektörlere de genişletilebileceği düşünüldüğünde Libra, ülke para birimleri açısından risk oluşturabilir.
ÇİN
Çin ise kendi CBDC projesini uzun zamandır yürütüyor. Bu projenin pilot bölgelerde resmen denenmeye başlamasıyla birlikte Çin’in Dijital Yuan projesi ile CBDC alanında ABD’nin önüne geçtiği söylenebilir.
Mevcut durumda, halen daha yaratılan dijital ve kripto paraların değeri USD ile belirlense de dijital yuan sahip olduğu altyapı sayesinde daha avantajlı teklifler sunabilir. Bu sebeple, dijital dolar projesinin gecikmesi, dijital yuan’ın öne geçerek buradaki boşluğu doldurmasına ve ortak para birimi olarak tanınmasına sebebiyet verebilir.
Buna ek olarak Çin’in Beijing şehrini blockchain merkezi olarak konumlandırması ve tüm bitcoin madenciliğinin %60 kadarına ev sahipliği yapması da Çin’in sektöre karşı ciddiyetini gösteriyor.
İRAN VE VENEZUELA
ABD’nin en ağır ekonomik yaptırımları uyguladığı İran ve Venezuela’nın ortak noktalarına baktığımızda zengin petrol kaynaklarına sahip olduklarını görüyoruz. Ancak yaptırımlar sebebiyle iki ülkenin de herhangi bir uluslararası ticarette bulunmaları mevcut sistem içerisinde engellenmiş durumdadır. Bu noktada bir başka ortak nokta daha gözümüze çarpıyor. İki ülke de ABD yaptırımlarını kripto ve dijital paralar ile aşmaya çalışıyor.
Öncelikle Veneüzela, ülke petrolüne endeksli PETRO kripto parasını duyurdu. Ülkede hiç iyi durumda bulunmayan Bolivar yerine piyasaya sürülmeye ve ticarete konu edilmeye çalışılan PETRO, şu anda devletin petrol ve maden ticaretlerinde kullanıldığı gibi her geçen gün devlet eliyle, halk tarafından da benimsenmeye devam ediliyor.
Venezuela’nın dünyadaki en büyük petrol rezervlerine sahip olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, uzun vadede PETRO’nun önemli bir para birimine dönüşmesi beklenebilir.
İran’a baktığımızda ise kripto para madenciliğinin önem kazandığını görüyoruz. Madencilik için gerekli olan ucuz elektriğe sahip olan İran, ülkedeki kripto para madencilerini bakanlık tarafından lisanslayarak resmi statü veriyor. Bu sayede madenciler hem vergilendirme sistemine hem de devlet teşviklerine entegre oluyorlar.
İran Cumhurbaşkanı, ‘ulusal kripto para madenciliği stratejisi’ hazırlanması için hükümete, 26 mayıs 2020 tarihinde çağrıda bulundu.
İran Bitcoin madenciliğinin %4 kadarına ev sahipliği yaparken ülkedeki en büyük madencilik yatırımının da $7.5 milyonluk yatırımıyla Antalya merkezli bir Türk şirketi olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Tüm bu sebepler, ABD’nin bu finansal boşluğu dijital dolar ile doldurmasını zorunlu kılıyor.
Dijital Dolar Neden Covid-19 Sonrasında Önem Kazandı?
CBDC olarak adlandırdığımız paralar ABD’de daha önce de konuşuluyor ve tartışılıyordu. Ancak özellikle Covid-19 sonrasında dijital dolar haberlerinin daha sık ve daha ciddi bir biçimde tartışıldığına şahit olduk. Bunun sebebinin, ABD hükümetinin halka dağıtma kararı aldığı $2 trilyonluk paketin dağıtımı için dijital doların kullanılması fikrinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Yardım paketinin taslak metninde öneri olarak sunulan dijital dolar seçeneği, asıl metinde yer almadı. Fakat bu öneri bile senatonun dijital dolara bakış açısının olumlu olduğu yönünde piyasaya pozitif sinyal verdi.
Bu ana etkene ek olarak aynı dönemde Çin’in kendi CBDC projesi olan dijital yuan için deneme testlerine başlaması ile art arda gelen geliştirmeler de ABD’nin yarışta geri kalacağından kaynaklanan korkuyu tetikledi.
Kar amacı gütmeyen Digital Dollar Project’in 2020 yılının hemen başında, 16 ocakta kurulmuş olması da dijital dolar üzerine yapılan çalışmaları kurumsallaştırarak özel sektörün desteğine açık hale getirdi.
Bu etkenlerin sonucunda dijital dolar projesi, geniş kitlelere ulaşarak özellikle Covid-19 sonrasında dikkatleri üzerine çekmeye başladı.
Neler Olmuştu?
5 Aralık 2019
Finansal Servis Komitesi’nin oturumunda Hazine Bakanı Mnuchin ve FED başkanı Powell, dijital dolar ile ilgili soruya verdikleri ortak cevapta; dijital dolar ile ilgili çalışmaların halen sürdüğünü ancak en azından 5 yıllık bir süreç içerisinde dijital dolara ihtiyaç olmayacağını ve dolayısıyla aciliyetlerinin olmadığını belirttiler.
Bu cevaptan yola çıkarak hem hükümet hem de FED nezdinde dijital doların Libra veya başka sebepler ile acil ihtiyaç olarak görülmediği anlaşılıyor. Dolayısıyla dijital dolar projesinin önem kazanmasında Covid-19’un ekonomi üzerindeki etkisinin başrolü oynadığı söylenebilir.
22 Ocak 2020
Digital Dollar Project’in kurucusu eski CFTC başkanı Christopher Giancarlo, Davos oturumunda dijital dolar ile ilgili sunum gerçekleştirdi. Bu sunumunda mevcut sistemi eleştiren Giancarlo, USD’nin tokenize edilerek yavaş ve pahalı altyapısından kurtulabileceğinden bahsetti.
11 Şubat 2020
Fed başkanı Powell, Finansal Servis Komitesi’nin oturumunda; Libra’nın ortaya koyduğu etkinin, dijital paraların ne kadar hızlı ve geniş bir kullanım alanına ulaşabileceğini anlamalarını sağladığını ve FED’i dijital dolar konusunda daha ciddi çalışmaya sevk ettiğini açıkladı.
Powell’ın bu açıklamasının 5 aralık tarihinde Hazine Bakanı ile verdiği ortak cevaptan farklı olduğu açık şekilde görülebiliyor. Buradan yola çıkarak Libra’nın artık ciddi bir tehdit olarak görüldüğünü ve dijital dolar ile USD hegemonyasının korunmaya çalışılacağı, FED başkanı tarafından açık şekilde belirtilmeye başlanmış diyebiliriz.
22 Mart 2020
ABD $2 trilyon tutarındaki finansal destek paketini konuşurken, paketin taslak metninde dijital dolar ve dijital cüzdan ile yardımın halka dağıtılması seçeneği yer aldı. Dijital doların bu şekilde değerlendirilmesi bile kripto ve dijital para sektörü için kritik önemdeydi. Bu gelişme ile beraber kripto paralar öncülüğünde gelen yeni finansal gelişmelerin senatörler tarafından da değerlendirilmeye başlandığı kanıtlanıyordu. Ayrıca her vatandaşın yardımları alabilmek için dijital cüzdana sahip olması gerekeceğinden dolayı kripto paraların entegrasyonu için dev bir adım atılmış olacaktı.
24 Mart 2020
Senatör Sherrod Brown tarafından yardımın dijital dolar ile dağıtılması adına bir taslak metin daha sunuldu. Ancak dijital dolar, yardım paketinin son halinde yer almadı ve şimdilik rafa kaldırıldı. Yardımlar ihtiyaç sahiplerine çek olarak gönderildi.
16 Nisan 2020
Yardım paketinin son halinde yer almayan dijital dolar önerisi, senatörler Rashida Tlaib ve Pramila Jayapal tarafından ufak değişikliklerle tekrar kongreye sunuldu.
Önceki tekliften farklı olarak,
bu teklifin dikkat çeken maddeleri oldu.
Yukarıdaki tüm taslak metinlere karşın, Digital Dollar Project’in kurucusu Giancarlo, dijital doların aceleye getirilmemesi konusunda birçok defa uyarıda bulundu. Bu sürecin sağlıklı yürümesi açısından yavaş ama sağlam adımlar atılmasından yana bir tavır sergiledi.
Buna ek olarak, dijital doların mevcut kripto para şirketlerinin sunduğu altyapıları kullanmayacağını ve hükümetin izin vermesi halinde özel şirketlerle işbirliğine açık olduklarını da duyurdu.
14 Mayıs 2020
Visa, ABD Patent Ofisi’ne “Digital Fiat Currency” adlı fiat paraya endeksli merkezi bir dijital para sistemini açıklayan patent başvurusunda bulundu.
Açıklamada,
İşlemlerin ne ölçüde gizlilik içerip içermeyeceği ise politika yapıcıların tercihine bırakılmış durumda. İstenirse her işlemde alıcı ve satıcının bilgileri paylaşılabileceği gibi tamamen anonim de kalabilir. Sadece belirli bir miktarın üzerindeki kişilerin bilgi paylaşmasının zorunlu olması da değerlendirilen bir başka seçenek olarak göze çarpıyor.
25 Mayıs 2020
Digital Dollar Project, kurumun whitepaper olarak adlandırılan bilgilendirme dökümanını yayınladı.
Dökümanda dikkat çeken noktalar:
İdeal bir sistem için ise herkesin cep telefonunda dijital doların kullanılabileceği dijital bir cüzdanın olması gerektiğinden bahsediliyor. Bu sayede, nakit kullanımının giderek minimuma inmesi ve kara para aklama ve sahtecilik gibi problemlerin de büyük ölçüde engellenmesi planlanıyor.
Dijital doların ne kadar transparan olacağının ise kurumlara bırakıldığını görüyoruz. Dijital doların otoriteye bağlı bir para birimi olacağı düşünüldüğünde yüksek bir gizlilik seviyesinin beklenilmemesi gerektiği belirtiliyor. Politika yapıcıların alacağı karara göre, hangi bilgilerin ne ölçüde gerekeceği belirlenerek dijital doların alt yapısının oluşturulacağı söyleniyor.
Döküman aynı zamanda dijital doların avantajlı olduğu 4 madde sıralıyor:
1. Ulusal Güvenlik;
11 eylül sonrasında, ulusal güvenliğin her alanda üst düzeye çıkarıldığını düşündüğümüzde, dijital dolar, izlenebilirliği sayesinde finansal anlamda üst düzey güvenlik sunuyor. Nakit paranın anonim olması ve kimler arasında el değiştirdiğinin bilinememesi finansal problemlerin başında geliyor.
2. Faiz;
Dijital dolar, arzu edilirse faiz getirisine sahip olabilir. Bu sayede bankaların faiz ve kredi döngüleri dijital dolar ile de devam edebilir. Dijital dolar üzerinde negatif veya pozitif faiz politikaları uygulanabileceği gibi tamamen faizsiz olarak da çalışabilir.
3. Veri Güvenliği;
Mevcut sistemde FED’in yetkilendirdiği kuruluşlar müşterilerinin KYC/AML (Müşteri tanıma/ Kara para aklamayı önleme) verilerini saklama yetkisine sahipler. Dijital doların ise sahip olduğu altyapı sayesinde mevcut güvenlik sisteminden daha üst düzeyde hizmet vereceği belirtiliyor.
4. İşlemlerin Doğrulanması;
Dijital doların Distributed Ledger Transaction (DLT) teknolojisini kullanması planlanıyor. Bu sayede yeni ödeme sistemleri ve altyapılara rahatlıkla entegre olurken özel veya halka açık ağlar üzerinde de çalışmasını sürdürebilecek.
12 Haziran 2020
Finansal Hizmetler Komitesi, dijital araçların Covid-19 için yapılan yardımları ulaştırmada etkili olup olmayacağını tartıştı. Tartışmada, dijital dolar seçeneği de yer aldı. Dijital dolar dışında bazı üyeler posta ofislerinin dağıtım merkezleri olması veya mevcut sistem içerisinde bulunan çeşitli çözüm yolları da önerdiler. Oturum, ciddi bir karara sahne olmasa da dijital doların halen daha muhtemel 2. dalga tehlikesine karşın masadaki seçenekler arasında olduğunu göstermesi açısından önemliydi.
30 Haziran 2020
Senato, CBDC için yapılan oturumda eski CFTC başkanı ve Digital Dollar Project kurucusu Christopher Giancarlo, Paxos CEO’su Charles Cascarilla ve Duke Hukuk Okulu profesörü Nakita Cuttino’yu ağırladı.
Oturumda senato üyeleri konu ile ilgili bilgilendirildiler. Bu oturumda farklı olarak, Giancarlo, mevcut emtiaların USD cinsinden fiyatlandırıldığını ve bu emtialar dijitalleşirken USD’nin de dijitalleşmesinin kaçınılmaz hale geldiğini söyledi. Bunun dışında diğer oturumlara benzer olarak Giancarlo, sürecin yavaş ve sağlam yürümesi gerektiği ile özel sektör desteğine ihtiyaç olduğundan bahsetti.
Sonuç olarak baktığımızda ABD’de kripto ve dijital paraya bakışın önemli ölçüde değiştiğini söyleyebiliriz. Yukarıda bahsedilen çeşitli sebeplerden ötürü süregelen katı anlayışın yerini yumuşak bir entegrasyon sürecine bıraktığını görüyoruz.
Tüm bu gelişmeler ışığında, kripto ve dijital paralar için yeni düzenlemelerin geleceğini ancak bu alandaki yarışın bir üst seviyeye çıkarak merkez bankaları nezdinde devam etme potansiyelinin olduğu açıkca görülüyor. Dolayısıyla ilerleyen süreçte, bu sektöre olan talebin artarak devam etmesinin yanında günlük hayatımızda da giderek daha çok kripto ve dijital para ile karşılaşmayı bekleyebiliriz.
EKSTRA
Digital Dollar Project
16 ocak 2020 tarihinde eski CFTC başkanı Christopher Giancarlo ve Daniel Gorfine tarafından kar amacı gütmeyen kuruluş olarak hayata geçmiştir. Accenture şirketinin sponsorluğundadır. Faaliyet amacı, USD’nin dijitalleşmesini ve tokenizasyonunu sağlayarak FED’in diğer varlıklarıyla entegre çalışabilecek, dijital dünyanın taleplerini karşılayabilen, hızlı ve ucuz, global sisteme daha entegre bir ABD parası yaratmaktır. Buna ek olarak dijital doların potansiyel avantajlarını araştırmak, dizayn ve tasarım süreçlerini geliştirmek, konu ile ilgili tartışma,panel,oturum gibi etkinlikler düzenlemek de kurumun görevleri arasındadır.
Accenture
Bir nevi danışmanlık şirketi olarak çalışır. Şirketlerin yönetim süreçleri ve stratejileri ile ilgili danışmanlık verir.
Accenture, sadece dijital dolar için FED ile değil aynı zamanda Avrupa Merkez Bankası, Kanada Merkez Bankası, Singapur Merkez Bankası, İsveç Merkez Bankası ile de ilgili bankanın dijital tokenini geliştirmek için işbirliği yürütüyor.