BVCRYPTO

Ethereum Vatandaşlığı

Kriptoparaların hayatımıza girmesiyle birlikte, bir taraftan ödeme içerikli süreçler hızlanırken diğer taraftan ‘’güvenli sularda yüzme’’ hissiyatı da kaybolmaya başladı diyebiliriz. Geleneksel yöntemler düşünüldüğünde;örneğin banka kanalıyla para gönderimlerinde, bir gayrimenkul alımında, kredi kullanırken veya bir şirkete yatırım yaparken her zaman bir sigorta veya devlet güvencesi altında hareket ettiğimizi biliriz. Kriptoparaların bu tür alanlarda kullanıma girmesi; işlemlerin gerçekleşeceği blockchain platformları üzerinde sigorta mekanizmalarının kurulmasının zorluğu ve regülasyon eksikliği gibi sebeplerle belirli güvencelerin yokluğunu da beraberinde getirdi. Bu durum, daha hızlı ve özgür bir finansal hareketin kazanımı yolunda yapılan fedakarlıklar olarak görülebilir. Yine de bu alandaki radikal dönüşüm, her zaman fedakarlıklarla sonuçlanmayabilir. Akılda kalması hiç de kolay olmayan ve yanlış yazıldığında hata kabul etmeyen kriptopara cüzdan adresleri artık isimlendirilebiliyor.

Kriptopara cüzdan sahibi olan herkesin bildiği gibi, oldukça uzun kriptografik harf ve numaralardan oluşan cüzdan adresleri, Ethereum Name Service(ENS) ile artık kolaylıkla okunabilir hale geliyor.

Örneğin, 0x87S89as8as98… şeklinde devam eden cüzdan adresi yerine ‘örnek.eth’ şeklinde önce seçtiğiniz isim, ardından da .eth eki ile cüzdanınızı isimlendirebilirsiniz. Bu sayede cüzdan adresi paylaşırken kriptografik adresi paylaşmak yerine ‘örnek.eth’ ismini paylaşmanız yeterli hale gelmektedir. Çünkü Ethereum ağı üzerine kaydedilen bu isimler sahibine özeldir ve başka bir kişi tarafından 2. bir ‘örnek.eth’ adresi alınamaz. Bu nedenle gönderen kişinin adresi doğru yazması veya kopyalaması yerine, çok daha kolay olan isim kısmını doğru yazması yeterli olacaktır. Banka üzerinden para transferi gerçekleştirirken ihtiyaç duyulan IBAN adresleri düşünüldüğünde, ENS sayesinde kriptopara transferlerinin, banka transferlerinden daha kolay hale geldiği söylenebilir.

ENS, yakın zamanda önemli bir gelişme açıklayarak, halihazırda kullanılan DNS isimlerinin de ENS olarak tanımlanabileceğini açıkladı ki yukarıdaki fotoğraf buna bir örnek teşkil etmektedir. ENS bundan önce sadece .eth ile biten adları kapsamaktaydı. Geliştirmeyle birlikte, örneğin ‘bvdigital.io’ adlı internet sitemiz kullanılarak aynı isme sahip bir kripto cüzdanıyla eşleştirilebilir. Dolayısıyla sadece .eth ile biten yeni nesil alan adları değil aynı zamanda geleneksel DNS sisteminde kullanılan alan adları da kendi kripto cüzdanlarına sahip olabilirler. Dönüşüme en güzel örneklerden birisi, dünyaca ünlü bira markası Budweiser’ın satın aldığı ‘beer.eth’ alan adıdır.

ENS, her bir alan adını bir NFT olarak yaratıp, satın alan cüzdana transfer eder. Alan adları NFT olduğu için başka bir kullanıcıya satılması, transfer edilmesi diğer NFT’lerde olduğu gibi mümkündür. Bu mekanizma, NFT sektörünün gelişmesi ile tam anlamıyla hayatımıza girmesine karşın, aslında çok yeni bir mekanizma değildir. Şu anda kullanılan facebook.com, google.com gibi alan adları da daha önce IP adresleriyle ifade ediliyordu. Örneğin, Google’nin IP adresi 172.217.10.14. ancak bunun yerine google.com yazmanın çok daha kolay olduğu ortada.. . Benzer şekilde, ENS ve Unstoppable Domains gibi alan adlarını cüzdan adresleriyle eşleştiren sistemlerin, NFT sektörünün gelişmesiyle, alan adlarını benzer bir yöntemle Ethereum üzerine taşımaya başladığına şahit oluyoruz.

Alan adlarının Ethereum ağına taşınması, cüzdanların isimlendirilmesi ne anlama geliyor?

Herhangi bir verinin Ethereum ağına eklenmesi, o verinin otomatik olarak sansüre dayanıklı olmasını sağlar çünkü ağ merkeziyetsizdir ve değişimlere karşı dirençlidir. Bu dönüşümün ve merkeziyetsizliğin neden olduğu en basit etkiden, en geniş etkiye doğru bir inceleme yapalım. Öncelikle, mevcut bir internet sitesinin aynı alan adını muhafaza ederek ENS üzerinden siteye ait bir kripto cüzdanla eşleşmesi, bu alan adını alarak markanın ismi üzerinden insanları dolandırmak isteyen kişileri önleyecektir. Bunun dışında, IPFS ve ENS birleşimi üzerinden tamamen merkeziyetsiz bir internet sitesi yaratmak da mümkündür. Alan adının ENS üzerinden ve site içeriklerinin IPFS üzerinden elde edildiği internet sitelerine Brave, Opera gibi popüler tarayıcılardan erişilebilmektedir.

Bir internet sitesinin ENS ve IPFS birleşiminden oluşması, sitenin merkeziyetsiz hale gelmesini sağladığı için sansürlenmesinin de önüne geçtiğinden siteye müdahale edilememektedir.

Web 3.0

ENS üzerinden cüzdanların isimlendirilmesi ve alan adlarının tanımlanması, kullanıcıları sadece karmaşık cüzdan adreslerinden kurtarmakla kalmayıp, bu tür sistemler sayesinde sosyal bir dönüşümün de kapıları açılmaktadır.

Internet üzerindeki ana trendler 3 döneme ayrılmaktadır. Harry Alford, bu dönemleri aşağıdaki gibi isimlendirmiştir.

Web 1.0 = Statik İnternet
Web 2.0 = Sosyal İnternet
Web 3.0 = Merkeziyetsiz İnternet

Statik İnternet, internetin ilk yıllarını temsilen çeşitli sitelerin olduğu, ancak topluluğun veya belirli bir internet devinin mutlak gücü elde etmediği yani merkezileşmeyen statik bir interneti tanımlamaktadır.

Sosyal İnternet dönemi ise Facebook, Amazon, Google, Twitter gibi devlerin insanların toplandığı platformlar yarattığı dönemi temsil etmektedir. Bu dönemi; internet devlerinin, inanılmaz boyutlarda veri büyüklükleri elde ettikleri, en büyük veri seti kimdeyse en doğru veri de o platformda olacağı için diğer kullanıcıların ve girişimcilerin de bu internet devlerinin altyapısını kullanmak zorunda kaldıkları, sonuç olarak internet üzerinde altyapı sağlayan bu devlerin merkezileşip son derece güçlendiği bir dönem olarak tanımlayabiliriz. Bu şekilde bakıldığında; nasıl ki finansal herhangi bir işlem için bir şekilde bankanın altyapısını kullanmak zorundaysak, internet devlerini de veri bankaları olarak düşünebiliriz.

Merkeziyetsiz İnternet ise şirketlerin güç topladığı ve giderek tekelleştiği bir sistem yerine topluluğun kendi kendini yönetebildiği bir sisteme geçişi öngörmektedir. Yani, kullanıcıların bir platformu veya servisi kullanmak için aracıya ihtiyacının olmaması, kişisel verilerin olabildiğince sınırlı şekilde toplanması ile çeşitli noktalardaki gizliliğin korunması buradaki asıl amaçtır. Sürece genel olarak bakıldığında, aslında internet öncesinde kullanılan şirket merkezli büyüme yöntemi, internetin kullanılmaya başlamasıyla dijital ortama da entegre edildiği ancak topluluk odaklı büyümeyi merkeze alan internet devlerinin Web 2.0 ile gücü eline geçirmiş olduğu görülmektedir. Sanatçılar ve içerik üreticileri ise Youtube, Spotify, Tiktok gibi platformlar üzerinden gelir elde etseler de bu platformlar gelirden az ya da çok pay almaktadırlar. NFT sonrasında sanatçılar ve içerik üreticiler, kendi ürünlerinin gelirlerini doğrudan alabildikleri için aracıların yavaş yavaş aradan çıkmaya başladığı söylenebilir.

İnternet devlerinin tekelinde olan bir başka nokta ise bu devlerin aynı zamanda kimlik sağlayıcıları olmalarıdır. Herhangi bir sitede üyelik açacağınız zaman e-posta ile ya da Google, Facebook veya Apple ile oturum aç seçenekleriyle karşılaşmaktayız. Bu seçeneklerden biri seçildiğinde platformun istediği çeşitli bilgileri tek tek yazmak zorunda kalmadan, seçilen platformdaki bilgiler otomatik olarak üyeliği oluşturmada kullanılmaktadır. Dolayısıyla internet devleri, aynı zamanda kimlik sağlayıcı görevi de görmektedirler. Hatırlarsanız, Facebook üzerinden siteye giriş yapıldığında, giriş yapılan site, izin almadan facebook profili üzerinden paylaşım yapabiliyordu. Bu durum artık geçerli olmamakla beraber verilerin ne şekilde paylaşıldığı, saklandığı, satıldığı çoğu zaman benzer bir belirsizlik içermektedir. Dolayısıyla belki profil üzerinden artık paylaşım yapılmıyor olsa da veriler farklı alanlarda kullanılıyor olabilir.

ENS, bu noktada kimlik sağlayıcıların devreden çıkmasını sağlamaktadır. Çünkü, ENS üzerinden bir .eth alan adı satın alan kullanıcı, alan adını sadece kripto cüzdanlarıyla değil aynı zamanda fotoğrafıyla veya sosyal medyasıyla da eşleştirebilmektedir. Dolayısıyla, gerçekleştirilmek istenen dönüşüm, internet sitelerinin yukarıdaki görseldeki gibi bir giriş ekranı yerine, Uniswap, Opensea gibi platformlarda sıkça karşılaştığımız ‘Cüzdanını Bağla’ seçeneğini kullanmalarıdır. Bu sayede internet sitesi hem kullanıcının ENS üzerinden adını alabilmekte, hem de bakiyesini görüntüleyebilmekte, sahip olduğu NFT’leri veya DAO üzerindeki oy hakkını tespit edebilmektedir. Ayrıca, veriler Ethereum üzerinde saklandığı için kullanıcının verilerinin güvenliğiyle ilgili endişelenmesine de gerek yoktur. Cüzdan üzerinden internet sitesinin hangi verilere erişebileceğini bilen kullanıcı ise gizli tutmak istediği bilgileri kolaylıkla saklayabilmektedir. Örneğin bakiyesini açıklamak istemeyen bir kullanıcı, bakiyesini anonim olarak kullandığı bir başka cüzdanda tutabilir. Yani hangi verilerin paylaşılacağını kontrol etmek şirketlerin değil kullanıcıların elinde olmakla beraber kullanıcı verilerinin saklanması konusunda da şirketlerin sistemleri yerine Ethereum ağına güvenmek daha güvenlidir.

Sonuç olarak; merkeziyetsiz borsalar ve kredi platformlarının, aracı kuruluşlar olmadan finansal erişim elde edebilmemizi sağlayarak finansal özgürlüğümüzü bize kazandırdıkları gibi, şimdi de ENS gibi sistemler, internet üzerindeki kimliklerimizin kontrolünü kendi elimize almamızı sağlayarak Web 3.0 dönüşümünde yeni bir mihenk taşı görevi görmektedirler.

Hazırlayan: Berkay Aybey

Burada ifade edilen görüş ve yorumlar BV Crypto’ya aittir. BV Crypto, bu yazı temel alınarak yapılacak herhangi bir finansal işlemden sorumlu tutulamaz. Her yatırım ve ticaret hamlesi risk içerir. Karar verirken kendi araştırmanızı kendiniz yapmalısınız.

Berkay Aybey

Business Analyst