BVCRYPTO

Ripple ve SEC davası

Her davanın bir hikayesi vardır. Ancak bazı davalar, sadece davadaki tarafları değil çok daha büyük bir kitleyi veya sektörü etkiler. Bu davaların hikayeleri ve sonuçları ise dönüm noktası niteliğindedir. Kriptopara sektöründe buna benzer davalar arasında en ünlüsü belki de 2021 başında sonuçlanan ve Tether’in rezervlerinin yeterli olup olmadığı ile ilgili davaydı. Piyasa büyüklüğü açısından en büyük dördüncü kriptopara birimi olan XRP’nin bağlı olduğu Ripple şirketi ile ABD finansal düzenleyici otoritesi SEC’in karşı karşıya geldiği dava da, sektör için dönüm noktası olmaya aday olarak görülmektedir.

Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’deki kriptopara sınıflandırması ve regülasyonları, XRP davası temel alınarak yeni bir dönemece girebilir. Bu nedenle, dava sadece XRP’yi değil XRP nezdinde tüm kriptoparaların kategorizasyonu için önem arzetmektedir. En sade bakış açısı ile kriptoparaların ortaya çıkması ile, resmi makamlarca kullanılan Howey Testi gibi birçok kategorizasyon uygulamasının eski usül kaldığı görülebilmektedir. Bu sebeple dava sonrasında buna benzer geleneksel yöntemlerde yeniliklere gidilebileceğini söyleyebiliriz.

SEC, davada iddia sahibi konumdayken; Ripple, Ripple yöneticileri Garlinghouse ve Larsen ve Ripple yatırımcıları davanın savunma tarafında yer almaktadırlar. Bu yazıda, dava ile ilgili en başından en sonuna kadar davada yaşanan gelişmeleri ve bu gelişmelerin etkilerine dair kısa yorumları bulacaksınız.

Davadaki gelişmelere geçmeden önce XRP ile ilgili ön bilgi vermek yararlı olacaktır. XRP, kriptoparaların blockchain üzerinden gerçekleştirdiği sınır ötesi para transferlerini çok hızlı bir şekilde yapmayı hedefleyen bir dijital varlıktır. Bitcoin ile başlayan merkeziyetsiz kriptoparalara benzemeyen XRP, tamamen Ripple şirketinin kontrolü altında olduğu için sıklıkla eleştirilmektedir. Bu nedenle, XRP karşıtı bir topluluk oluştuğu da söylenebilir. XRP’nin işleyişi ve yöntemleri sorgulanabilir ancak kesin olan nokta, XRP’nin kurulduğu günden itibaren saniyeler içerisinde para transferi gerçekleştirmesidir. Bu nedenle, tüm eleştirilere rağmen XRP’nin amacına hizmet ettiği söylenebilir.

Aşağıdaki grafikte de görülebileceği gibi; Mart 2021 başından beri, davada Ripple lehine alınan art arda kararlar sonrasında XRP fiyatında kayda değer yükselişler gerçekleşmiştir.

22 Aralık 2020

SEC, Ripple şirketi ile Ripple yöneticileri Garlinghouse ve Larsen’i 2013–2015 yılları arasında kayıtdışı XRP satışı gerçekleştirdikleri gerekçesiyle suçladığı bir dava açtı. XRP’yi bir para birimi olarak değil menkul kıymet olarak tanımlayan SEC, 2013–2015 yılları arasında Ripple’nin 14.6 milyar XRP satarak 1.3 milyar USD haksız gelir elde ettiğini ve Garlinghouse ile Larsen’in kişisel XRP satışlarıyla da 600 milyon USD kazanç sağladıklarını iddia etti.

SEC’in dava açarkenki ana dayanak noktaları, XRP’nin SEC’e bildirilmeden doğrudan yatırımcılara pazarlanması ve 2012 yılında avukatların Ripple’yi XRP’nin menkul kıymet olarak sınıflandırılabileceği ile ilgili uyarısına rağmen Ripple’nin bu uyarıları dikkate almadan XRP satışı gerçekleştirmeye devam etmesidir.

2013–2015 yılları arasında XRP alan yatırımcılara XRP’nin pazarlanma şekli ve yatırımcıların XRP satın alırkenki motivasyonu, SEC’in davadaki ana dayanağını desteklemesi veya desteklememesi nedeniyle önemlidir. Çünkü Ripple’nin XRP’yi ileride değerlenmesi beklenen bir yatırım aracı olarak pazarlamış olması halinde XRP, bir yatırım kontratı olarak görülerek SEC’in haklı çıkmasına neden olabilir.

Ripple şirketinin en güçlü argümanı ise 2019 yılında, ismi açıklanmayan ABD merkezli bir kriptopara borsasının XRP’yi listelemeden önce SEC’den görüş istemesi ve SEC’in borsaya herhangi bir yorumda bulunmadan, kendi araştırmalarını yapmalarını önermesidir. Bu durum, SEC’in XRP’den haberinin olduğunu ve araştırma talebi aldığını kanıtlarken SEC’in görevini yapmadığına dair güçlü bir kanıt olarak sunulmakta ve Ripple tarafından, bu davanın politik nedenlerle açıldığına yönelik bir argüman olarak kullanılmaktadır. SEC’in Bitcoin ve Ethereum’un menkul kıymet olmadığına yönelik yorum yapması da Ripple’nin elini kuvvetlendiren bir diğer argümandır. Çünkü XRP, ABD dışındaki birçok ülkede Bitcoin ve Ethereum ile benzer şekilde sınıflandırılmaktadır. SEC’in böyle bir ayrımda bulunması ise kamuoyu açısından soru işaretleri doğurmaktadır.

Davanın açılmasının ardından, ABD’de hizmet veren ve SEC ile ters düşmek istemeyen hemen hemen her kriptopara borsası(Coinbase, Binance US vb.) ve XRP kabul eden varlık yönetim şirketleri (Genesis, Grayscale vb.), XRP işlemlerini ya tamamen kaldırdılar ya da askıya aldılar.

Bu aksiyonlar sonrasında XRP fiyatında ciddi düşüşler gerçekleşti.

Düşüşlerde XRP balinalarının (yüklü miktarda XRP sahibi olan kullanıcılar) gerçekleştirdiği satışların etkin olduğu su götürmez bir gerçektir. Balinaların, ABD’deki şirketlerle çalışan piyasa yapıcılar olduğu ve ABD’li şirketlerin XRP işlemlerini askıya almasının ardından satış yapma kararı aldıkları düşünülebilir.

Yukarıdaki grafik, dava sonrasında, cüzdanlarında minimum 1 milyon XRP bulunduran cüzdan sayılarındaki azalışı net bir şekilde göstermektedir. XRP fiyatındaki düşüşün, davanın getirdiği olumsuz koşullar nedeniyle satış gerçekleştiren balinalar tarafından gerçekleştirildiği bu grafikle desteklenmektedir.

29 Aralık 2020

Ripple, SEC’in dava açmasının ardından medyada sürekli olarak davadaki SEC iddialarının yer alması nedeniyle, konunun Ripple tarafını anlatmak amacıyla kendi sitesi üzerinden bir bildiri yayınladı. Bildirideki önemli maddeler şöyledir:

  • Ripple’ye açılan bu dava, Ripple özelinde tüm kriptopara sektörüne açılmıştır. (Bu açıklama ile kriptoparaların özellikle ABD’deki regülasyon belirsizliği dile getirilmiştir.)
  • Dava, Ripple ile hiçbir bağı bulunmayan birçok XRP yatırımcısını negatif etkilemiştir. (SEC’in ana görevi, yatırımcıları korumaktır. Bu nedenle Ripple, XRP fiyatının dava nedeniyle ciddi bir düşüş gerçekleştirmesini, bildiride bir koz olarak kullanmıştır. Ayrıca, XRP yatırımcılarının Ripple ile hiçbir bağı olmadığının belirtilmesi de XRP’nin taşıdığı fonksiyonları belirtmeleri açısından önemlidir. Çünkü XRP, yatırımcılarına Ripple şirketi üzerinde herhangi bir hak veya kontrol yetkisi vermez. Bu durum da XRP’nin menkul kıymet olmadığına yönelik Ripple lehine önemli bir argümandır.)
  • Ripple, ABD’deki kullanıcılarına hizmet vermeyi sürdürecektir.
    (Ripple’nin bu açıklama ile hem kamuoyunu rahatlatmayı amaçladığı hem de mevcut işbirliği anlaşmalarına sadık kalacağına yönelik mesaj verdiği düşünülebilir.)
  • XRP’nin hacminin büyük bir çoğunluğu ABD dışından gelmektedir. Ripple’nin müşterilerinin çoğunluğu da yine ABD dışındadır.
    (Yani şirketin merkezi ABD’de olmasına karşın gelir kaynaklarının ABD dışında olduğu belirtilmiş, dava sonrasında ABD’deki şirketlerin XRP ticaretini askıya almasının, şirketi ciddi oranda etkilemeyeceği ifade edilmiştir.)

1 Ocak 2021

Deaton Hukuk Firması, temsil ettiği bir grup XRP yatırımcısı nezdinde Rhode Island Bölge Mahkemesi’ne bir dilekçe verdi. Dilekçe, Yüksek Mahkeme’nin SEC ile Ripple arasındaki davada soruşturulan XRP’lerin 2013–2015 yılları arasında satışa sunulan XRP’ler olduğu ve bu tarih aralığı sonrasındaki XRP ticaretinin dava konusu olmadığına hükmetmesini talep ediyordu. Deaton hukuk firması, bu kararı aldırarak, XRP sahibi yatırımcıların sahip oldukları bakiyeleri yine ABD piyasasında satabilmesinin önünü açmaya çalıştı.

5 Ocak 2021

Ripple şirketinin %1.5’ine sahip İngiltere merkezli Tetragon, SEC davası sonrası Ripple şirketine yaptığı yatırımları geri talep etti ve Ripple şirketine dava açtı. Tetragon, Ripple ile imzaladığı kontrat maddelerine dayanarak 200 milyon USD tutarındaki C serisi hisselerini iade ederek yatırımlarını geri almayı talep etti. Ek olarak, ödeme yapılana kadar Ripple’nin tüm nakit ve nakit dengi varlıklarına harcama yasağı getirilmesi talep edildi.

Bu dava sonrası Ripple, Tetragon ile gerçekleştirdikleri anlaşmada XRP’nin menkul kıymet olarak tanımlanması halinde Ripple’nin 200 milyon USD tutarındaki yatırımı geri ödemekle yükümlü olduğunu doğruladı. Ancak SEC ile olan davanın halen sürmesi nedeniyle XRP’nin henüz menkul kıymet olarak tanımlanmadığını ve ödemenin yapılmayacağını belirtti. Ripple, ayrıca Tetragon’u SEC’in davasından faydalanmakla suçladı.

7 Ocak 2021

Ripple CEO’su Garlinghouse, şirketin SEC ile anlaşma yoluna giderek davayı düşürme çabası içerisinde olduğunu ve Biden yönetiminin atayacağı yeni SEC başkanı ile de bu yaklaşımı sürdüreceklerini açıkladı.

13 Ocak 2021

Kriptopara medya sitesi The Block’un sorularını yanıtlayan Japon finans otoritesi FCA, XRP’yi menkul kıymet olarak değil elektronik bir para birimi olarak gördüklerini resmen belirtti.Ripple’nin Japonya’daki finans devi SBI Holding ile de ortak olduğu düşünüldüğünde şirketin Japonya’da elinin güçlü olduğu söylenebilir.

Japonya gibi İsviçre, Singapur, İngiltere gibi ülkeler, XRP’yi net olarak belirli bir sınıflandırmaya tabii tutan ve regülasyon anlamında net bir anlayışa sahip olan ülkelerdir. Ripple bu nedenle; dava açılmadan hemen önce şirketin merkezinin, ABD’deki regülasyon belirsizliği nedeniyle İngiltere, Japonya gibi regülasyonların net olduğu ülkelere taşınabileceğini belirten bir açıklama yayınlamıştı. Bu açıklamanın davanın açılmasından hemen önce yayınlanmış olması, Ripple’nin davanın açılacağıyla ilgili önceden duyum almış olabileceği ihtimalini doğurdu.

29 Ocak 2021

Ripple, SEC’in suçlamalarına karşılık olarak mahkemeye 93 sayfalık bir savunma gönderdi. Savunmanın içeriği, 2 temel argüman üzerine kurulmuştu.

  1. XRP’nin bir ödeme aracı olduğundan ve para transferleri için kullanıldığından bahsedilerek XRP’nin menkul kıymet olarak tanımlanması için gerekli şartları karşılamadığı, bu nedenle SEC’in yetki alanına girmediği belirtildi.
  2. Ripple, bilgi alma özgürlüğü yasasına dayanarak SEC’in BTC ve ETH ile ilgili tüm dökümanlarının kendilerine teslim edilmesini talep etti.
    (Ripple bu sayede BTC ve ETH için geçerli olan kriterlerin XRP ile benzerliklerini ortaya koyarak SEC’in BTC ve ETH için gerçekleştirdiği ‘menkul kıymet değildir’ tanımının XRP için de geçerli olmasını sağlayarak davanın düşmesini hedeflemektedir.)

18 Şubat 2021

SEC, mahkemeye gönderdiği yeni bir yazıda şirketin yöneticileri Garlinghouse ve Larsen’i XRP fiyatını kendi çıkarlarına göre manipüle ederek kar sağladıkları gerekçesiyle suçladı.
Ripple avukatları, bu suçlamaların temelde davanın ana konusu olan XRP’nin menkul kıymet olup olmamasına dayandığını belirterek suçlamaların dava için yeni bir gelişme konusu olmadığını belirttiler.

22 Şubat 2021

Moneygram, Ripple ile XRP üzerinden sağladığı işbirliğini SEC davası nedeniyle askıya aldığını duyurdu. Moneygram, 2019 yılında Ripple ile anlaşarak uluslararası forex transferlerinde XRP kullanmaya başlamıştı. Ripple, bu anlaşma karşılığında Moneygram şirketine 50 milyon USD yatırım gerçekleştirmişti.

1 Mart 2021

Rosen Hukuk Firması, Moneygram şirketine yatırımcılarını XRP ile ilgili yanlış bilgilendirdiği için dava açtı. Firma, 17 haziran 2019 ile 22 şubat 2021 tarihleri arasında Moneygram hissesi alan yatırımcıların davaya müdahil olmasını talep ederken tazminat kazanabileceklerini açıkladı.

3 Mart 2021

Ripple yöneticileri Garlinghouse ve Larsen, avukatları aracılığı ile mahkemeye ayrı ayrı mektup göndererek haklarındaki suçlamaların düşürülmesini talep etti. Mektupların içeriğinde, SEC’in açtığı davanın tamamen XRP’nin sınıflandırılması ile ilgili bir regülasyon davası olduğu ve Garlinghouse ile Larsen’in, XRP’leri doğrudan yatırımcılara değil, borsa üzerinden anonim olarak sattıkları belirtildi. Bu nedenle, Garlinghouse ve Larsen’in yatırımcıları herhangi bir şekilde yanlış yönlendiremeyecekleri belirtilerek suçlamaların düşürülmesi talep edildi.

5 Mart 2021

Tetragon’un yatırımlarını geri almak için açtığı dava, SEC ile Ripple arasındaki davanın henüz sonuçlanmaması ve XRP’nin menkul kıymet olarak tanımlanmaması nedeniyle reddedildi.

8 Mart 2021

Ripple, Moneygram ile olan işbirliklerinin karşılıklı anlaşılarak feshedildiğini bildirdi. Böylece SEC’in açtığı dava, Ripple’nin ABD içerisindeki en güvenilir ve prestijli ortaklarından birini kaybetmesine neden oldu. Ripple, hem Moneygram işbirliğinin kaybedilmesini telafi etmek hem de dava nedeniyle düşüşe geçen prestijini geri kazanmak amacıyla, davanın görülmeye başlamasının ardından 20’den fazla işbirliği açıkladı.

11 Mart 2021

SEC’in bir grup bankaya gönderdiği mektup ile Garlinghouse ve Larsen’in hesap dökümanlarını talep etmesi sonrasında Ripple’nin avukatları bu talebin iptal edilmesini istedi. Ripple avukatlarının itiraz dilekçesinde, davanın herhangi bir dolandırıcılık suçlaması içermediği, Garlinghouse ve Larsen’in halihazırda mahkeme ile işbirliği yaptığı ve ihtilaflı işlemlere ait banka kayıtlarını zaten mahkemeye verdikleri belirtilerek SEC’in ayrıntılı hesap döküman talebinin davanın kapsamı dışına çıktığı belirtildi.

12 Mart 2021

Japon finans devi SBI Holding, şirketin 100 ve üzeri hisse adedine sahip tüm yatırımcılarına XRP dağıtacağını açıkladı. Ripple’nin halihazırda ortağı olan SBI Holding’in bu hareketi, Ripple’ye olan desteklerinin devam ettiğine yönelik bir hamle olarak yorumlanabilir.

14 Mart 2021

Yazının başlarındaki 1 Ocak 2021 başlığında Deaton Hukuk Firması’nın girişiminden bahsetmiştik. SEC, bu talebe cevap olarak Ripple davası ile ilgili yetkili mahkemenin New York olduğunu belirten bir bildiri yayınladı. Bunun üzerine Deaton Hukuk Firması, temsil ettiği 6.000 XRP yatırımcısı adına SEC-Ripple davasına 3. taraf olarak müdahil olmak ve XRP yatırımcılarını temsil etmek için resmen başvurdu. Başvurunun gerekçesi olarak, Ripple’nin ve yöneticilerin, kendilerine ve şirkete yöneltilen suçları düşürmekle ilgilendiği ve yatırımcıların çıkarlarını temsil eden bir taraf bulunmaması gösterildi.

17 Mart 2021

Deaton Hukuk Firması’nın davaya müdahil olma talebi reddedildi. Aynı tarihte SEC, banka kayıtlarını neden talep ettiğine yönelik bir açıklama metnini mahkemeye gönderdi. Metinde, Garlinghouse ve Larsen’in XRP satışlarından 600 milyon USD kar ettikleri ve bu paranın nasıl harcandığının SEC tarafından incelenmesi gerektiğinden bahsedildi. Ayrıca, Garlinghouse ve Larsen’in argümanlarına göre kendilerinin XRP satışları, bu satışların suç unsuru olarak görülmeden yapıldığına yönelik olduğu, harcamaların incelenerek Garlinghouse ve Larsen’in 600 milyon USD tutarındaki parayı harcama yöntemlerine göre, hem bu argümanlarının doğruluğunun test edilmesi hem de XRP fiyatının manipüle edilip edilmediğinin kontrol edilmesi gerektiği vurgulandı.

Argümanların doğruluğu ile kastedilen; Garlinghouse ve Larsen gerçekten XRP satışlarını suç unsuru olarak görmeden gerçekleştirdiler ise herhangi bir para kaçırma faaliyetlerinin olmaması gerektiğidir. SEC bu harcamalarda para kaçırma izine rastlarsa bu durum, yöneticilerin XRP satışlarından elde edilen gelirin suç unsuru olarak görülebileceğini bildiğini gösterecektir.

22 Mart 2021

SEC, Ripple’nin BTC ve ETH ile ilgili talep ettiği dökümanları vermeyi reddetti ve bu talebin iptali için mahkemeye başvurdu. Başvuruda, BTC ve ETH kriptoparalarının dava ile alakasız oldukları belirtildi.

XRP’nin BTC ve ETH gibi en büyük kriptoparalardan olması ve benzer özelliklere sahip olması nedeniyle aslında hayli alakalı olabilecek bu karşılaştırmanın, SEC tarafından alakasız olarak nitelendirilmesi Ripple’nin elini güçlendirdi ve SEC’in zayıf karnının bulunduğuna yönelik bir fikrin doğmasına neden oldu.

Aynı tarihte yargıç, SEC’in argümanlarını incelerken SEC’in avukatlarına bir soru yöneltti:

‘’Argümanlarınıza göre XRP satan herkes yasadışı menkul kıymet satışına ortaklık ediyor doğru mu?’’

SEC avukatları cevaben sadece Ripple’ın firma olarak ve Ripple ortaklarının yasadışı şekilde XRP satabileceğini söyledi. Avukatların bu cevabı, ABD’deki borsaların XRP’yi tekrar listelemesinde ve ticarete açmasında herhangi bir riskin olmadığının kanıtlanmasına neden oldu ve piyasada pozitif bir hava oluşturdu.

24 Mart 2021

SEC’in BTC ve ETH ile ilgili belgeleri vermeyi reddetmesinin ardından Ripple avukatları, taleplerini yineleyerek XRP’nin piyasanın önde gelen BTC ve ETH gibi dijital paralardan biri olduğunu ve SEC’in halihazırda BTC ve ETH için ‘menkul kıymet değildir’ tanımlaması yapmış olması nedeniyle istenen belgelerin dava ile ilgisi olduğunu ortaya koyan belgeleri mahkemeye sundu.

29 Mart 2021

Mahkeme, daha önce reddettiği, Deaton Hukuk Firması’nın davaya müdahil olma talebini tekrarı sonrasında, ikinci kez inceleyerek talebi kabul etti. Deaton, ilk başvuruyu yaptığı zaman 6.000 yatırımcıyı temsil etmekteydi. Başvurunun kabul edildiği 29 martta ise 10 binden fazla yatırımcıyı temsil ediyordu.

Deaton sayesinde XRP yatırımcılarının davaya müdahil olması, Ripple lehine yeni bir savunma cephesinin açılmasını sağlarken, birinci görevi yatırımcıları korumak olan SEC’in doğrudan yatırımcılara karşı da iddialarını kanıtlamaya çalışacak olması, davanın seyrini değiştirebilecek bir gelişme olarak görülmektedir.

6 Nisan 2021

Mahkeme, Ripple’nin talebini haklı buldu ve SEC’in BTC ve ETH ile ilgili sahip olduğu tüm belgeleri (çalışanların kendi aralarındaki yazışmaları hariç) Ripple’ye teslim etmesine hükmetti. Bu gelişme ile davanın, Ripple lehine beklenenden erken bitebileceği beklentisi oluştu.

9 Nisan 2021

Mahkeme, SEC’in Garlinghouse ve Larsen’in banka hesaplarına erişim isteğini, XRP’nin menkul kıymet olarak tanımlanmasıyla alakasının olmaması nedeniyle reddetti.

6 ve 9 Nisan tarihlerinde alınan bu kararlar, Ripple’nin ana savunma dayanaklarını doğrudan desteklemesi nedeniyle davanın Ripple lehine dönmesini sağladı diyebiliriz.

19 Nisan 2021

Coinshares’in haftalık raporuna göre, dijital varlık yönetim şirketlerinin XRP bakiyelerine bir haftada 33 milyon USD tutarında XRP girişi gerçekleşti. Bu durum kurumsal yatırımcıların XRP talep ettiklerini göstermesi açısından önemlidir. Davanın Ripple lehine dönmesi, bu talebin oluşmasındaki en büyük etkenlerden biri olarak gösterilebilir.

20 Nisan 2021

SEC’in yurt dışındaki finans otoritelerinden XRP ile ilgili bilgi ve belge talep etmesi nedeniyle Ripple avukatları, SEC’in bu hamlesiyle Ripple’nin ABD dışındaki işbirliklerini ve prestijini tehlikeye attığını savunarak SEC’in federal yasalar ve Lahey Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini öne sürdü.

SEC’in yurt dışındaki otoritelerden belge talep etmesi, MOU (Memorandum of Understanding) olarak adlandırılmaktadır. MOU, ülkeler arasındaki regülasyon departmanlarının birbirlerinden bilgi, belge ve araştırma yapmalarını içermektedir. Yani SEC’in bu hamlesi tarihte bir ilk değildir ancak bu hamle, kamuoyunda SEC’in davayı çirkinleştirdiği şeklinde yorumlandı.

Bu hamlenin asıl önemi ise SEC’in başına henüz geçen Gary Gensler’in, Ripple davasından çekilme kararı verip vermeyeceği ile ilgili belirsizliği sonlandırmasıdır. Yeni SEC Başkanı’nın da davanın devam etmesinden yana olduğu açıkça görülmektedir.

Sonuç

Dava, özellikle nisan başındaki mahkeme kararları sonrasında ciddi oranda Ripple lehine dönmesine rağmen henüz sonuçlanmamıştır. Açıkca görülmektedir ki yeni SEC Başkanı Gary Gensler, davayı sürdürme niyetindedir. Bu nedenle SEC’in ileriki günlerde yeni hamleler gerçekleştirmesi sürpriz olmayacaktır. Davanın beklenenden erken bitmesi ise Ripple’nin, SEC’in BTC ve ETH ile ilgili dökümanlarını incelemesinin ardından gelebilir. Garlinghouse ve Larsen’in kişisel suçlamalarının da dava konusu olduğu düşünüldüğünde Ripple’nin BTC ve ETH dökümanlarından elde edebileceği potansiyel bir delil sonucunda, ABD’de hukuk pratiğinde yaygın olarak görülen anlaşma yoluyla, davanın her iki tarafının da itibarına minimum zarar verecek şekilde sona erdirilmesi sağlanabilir.

Davanın anlaşma yoluyla veya doğrudan suçlamaların düşürülmesiyle sonuçlanması, XRP özelinde tüm kriptoparaların ABD’deki regülasyon belirsizliğini sona erdirebilecek emsal karar niteliği taşıyabilir. Bu nedenle, dava uzadıkça ortaya çıkan yeni argümanlarla birlikte davanın kriptopara piyasası için taşıdığı önem de artmaktadır.

SEC’in davayı kazanması halinde de yine emsal bir karar olarak regülasyon belirsizliğinin azalacağı düşünülebilir. Ancak bu durumda, emsal teşkil edecek kararın kriptopara topluluğunun isteyeceği şekilde olmayacağı tahmin edilebilir. Bu durumda, kriptoparaların ABD’deki gelecekleri belirsizliğini koruyabilir.

Hazırlayan: Berkay Aybey

Burada ifade edilen görüş ve yorumlar BV Crypto’ya aittir. BV Crypto, bu yazı temel alınarak yapılacak herhangi bir finansal işlemden sorumlu tutulamaz. Her yatırım ve ticaret hamlesi risk içerir. Karar verirken kendi araştırmanızı kendiniz yapmalısınız.