BVCRYPTO

Tapering, ETF, Lobiler, Yasa Tasarıları… Piyasada Neler Oluyor?

Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD’nin kriptoparalar konusunda ne tür aksiyonlar alacağı yıllardır merakla takip edilmekte olan bir konudur. Şüphesiz ki ABD’nin alacağı kararlar, küresel bir standardın oluşması için yol gösterici nitelikte olacaktır. Dolayısıyla ABD’nin belirleyeceği altyapı standardları sonrasında küresel bir adaptasyonun hızlıca gelişme ihtimali oldukça yüksektir.

Geçtiğimiz ay kriptoparalar için negatif etkiler yaratma potansiyeli olan Altyapı Yasası, piyasada negatif bir hava yaratmıştı ancak sonrasında hem politikacıların hem de FED ve SEC başkanlarının pozitif sayılabilecek açıklamalarıyla tekrar pozitif bir hava yakalandı. ABD’deki mevcut durumu incelemek için tek bir konuya odaklanmak yanlış olur. Bu nedenle bu yazımızda, son zamanlardaki FED ve SEC açıklamalarının alt metinlerinden, yasa tekliflerinden, lobi faaliyetlerinden ve politikacıların tavır değişikliklerinden bahsedeceğiz.

Güvenli Liman

SEC Komisyon Üyesi Hester Pierce, geçtiğimiz yıllarda Dijital Varlıklar İçin Güvenli Liman olarak çevrilebilecek Safe Harbor For Digital Tokens adlı bir öneriyi SEC’e sunarak kriptoparaların regülasyonu konusunda pozitif bir adım atılmasını teklif etmişti, ancak teklif kabul edilmedi.

5 Ekim 2021 tarihinde ise Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi üyesi Patrick McHenry, aynı teklifin 1933 Menkul Kıymetler Yasası’na uyarlanmış halinin düzenlendiğini duyurdu. Yasa teklifi olarak sunulması beklenen yeni düzenlemenin adı da değişerek Clarity for Digital Tokens Act of 2021 oldu. Blockchain Association, Coin Center, Association for Digital Asset Markets yasayı desteklediklerini açıklayan lobi kuruluşları oldu. Düzenlemenin sunduğu mekanizmalar, geleneksel dünya için oldukça ilgi çekici denilebilir çünkü söz konusu düzenleme ‘’kriptopara piyasasının oluşturduğu prensiplere’’ bağlı kalınmasını tavsiye ediyor.

Yasa teklifi olarak sunulması beklenen düzenlemeye göre; kriptopara geliştiricileri SEC’e tam kayıt olmadan halka satış gerçekleştirebilecekler. Yasa, 3 yıl boyunca bu tür kriptoparaların, belirli şart ve kriterlerin sağlanması durumunda SEC soruşturmasından korunmasını sağlıyor. Şartların başında, kriptoparanın 3 yıl boyunca merkeziyetsizliğini koruması ve kriptopara ile ilgili her türlü teknik ve finansal verinin halka açık şekilde paylaşılması geliyor. İstenen şartlar şeffaflık ve merkeziyetsizlik olunca, lobi kuruluşlarının yasayı desteklemesi sürpriz olmamalı…

Yasanın dayandığı mantık, aslında Bitcoin başta olmak üzere merkeziyetsiz ağların dayandığı pragmatist yaklaşımla oldukça benzer denilebilir. Ağ merkeziyetsiz olduğu için tek bir kişi veya grubun yararına olabilecek herhangi bir değişiklik teklifi kabul görmüyor. Bilindiği gibi merkeziyetsiz ağlarda, topluluğun üzerinde anlaştığı ve dolayısıyla herkese yararı olabilecek teklifler onaylandığı için yatırımcıların herhangi bir dolandırıcılık nedeniyle mağdur olması gibi gelişmeler yaşanmıyor. Yasa ile aslında kriptoparaların kendi içlerinde oluşturduğu regülasyona yasal altyapı kazandırıldığı söylenebilir. Merkeziyetsizliğin denetlenmesi için de kriptoparanın teknik detayları başta olmak üzere tüm finansal verilerine ihtiyaç bulunuyor. Bu bilgilerin halka açık olmasının zorunlu tutulması, halihazırda açık kaynak kodu ile çalışan sektör için bir sürpriz olmayacaktır.

Kısacası, şeffaflık ve merkeziyetsizlikle ilgili belirli standartların konulması sonrasında dolandırıcılık faaliyetlerinin gerçekleşme ihtimali oldukça az olacağı için yatırımcılar korunmuş olmakla kalmayacak, standartları karşılamayan kriptoparalar yasadışı olarak sınıflandırılarak sektörün belirli bir seviyeyi yakalaması sağlanacak.

Politikacılar ve Lobicilik

Daha önce Hester Pierce’nin tek başına SEC’e sunduğu teklif, artık politikacılardan da destek görerek kripto piyasasının da geldiği noktayı güzel bir şekilde özetliyor. Politikacıları kripto dostu olmaya iten süreç, oy kaygısı dışında lobicilik faaliyetlerinden gelen finansal destek diyebiliriz. ABD’de lobicilik faaliyetlerinin ne kadar önemli olduğu, neredeyse herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Kripto sektöründeki oyuncuların arasına giderek daha büyük finansal devlerin katılmaya başlaması ile sektörün lobicilik faaliyetlerini de güçlendirdiğini söyleyebiliriz.

Teklife destek verdiğini duyuran Blockchain Association, kripto sektöründeki hemen hemen tüm büyük oyuncuları bünyesinde barındırıyor. Coin Center ve Association for Digital Asset Markets benzer şekilde, çeşitli büyüklükte firmaların desteklediği lobi kuruluşları olarak öne çıkmaktalar… Lobi kuruluşlarını, sadece çeşitli girişimleri fonlamak üzere katkı sağlayan yapılar olarak görmemek gerekir. Bu kuruluşlar aynı zamanda, politikacıların kriptoparalarla ilgili bilgilendirilmesini sağlamakta ve Altyapı Yasası’nda olduğu gibi genel geçer ve yanlış kararlar alınmasının önüne geçmeye çalışmaktadırlar. Galaxy Digital CEO’su Mike Novogratz’ın ‘’Endüstrimiz, Washington’u bilgilendirme konusunda berbat bir iş çıkardı.’’ açıklaması da, ABD’deki yasa yapıcıların sektörle ilgili ne kadar bilgisiz olduğunu göstermesi açısından önemli bir söylemdir.

Sürecin oy toplama kısmına bakıldığında ise, Z kuşağı olarak adlandırılan genç kesim başta olmak üzere toplumun genelinde kriptoparalara yoğun talep ve ilgi olması, oy kaygısı açısından ABD’deki senatörleri kripto dostu politikalara yönlendirmekte diyebiliriz. Özellikle 2021 yılı, sadece gençlerin değil genel olarak toplumun her kesiminden ilginin yüksek olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Çünkü, geleneksel finansın yapı taşları olan bankalar, yatırım kuruluşları, ödeme servisleri gibi devasa kuruluşların büyük bir çoğunluğu kriptopara ile ilgili hizmetler sunmaya 2021 yılında başladı. Kuruluşlar, 2021 yılında bir anda kripto dostu hale gelmediler. Topluluktan yoğun talep olduğu için harekete geçmek zorunda kaldılar. Geleneksel finansal kuruluşların kripto hizmeti vermek için gördüğü yüksek talep, seçim zamanında senatörlerin alacağı oy miktarını göstermesi bakımından oldukça iştah açıcı bir tablo ortaya koydu.

Bitcoin ETF

Bitcoin ETF, yıllardır SEC’in onaylaması beklenen konuların başında gelmektedir. Yukarıda özetlenen pozitif dönüşüm, doğal olarak ETF’nin onaylanması konusunda umutların artmasına neden oldu. SEC Başkanı Gensler, geçtiğimiz Eylül ayı sonunda gerçekleştirdiği açıklamada, onay bekleyen başvuruların çoğunun 1930’lardaki yasalara uyumlu olduğunu, halbuki 1940 Menkul Kıymetler Yasası’nı temel alan BTC ETF tekliflerinin daha uygun olacağını söyleyerek ETF ürünü çıkarmak isteyen firmalara bir nevi sinyal vermiş oldu. Ayrıca ETF’lerin CME borsasındaki BTC ürününe endeksli olmaları gerektiğini de belirtti.

Bitcoin ETF’nin neden önemli olduğuna geçmeden önce ETF ürününü özetleyelim: Exchange Traded Fund’un (Borsada İşlem Gören Fonlar) kısaltması olan ETF, regüle borsalarda sıklıkla kullanılan bir ürün çeşididir. ETF, içerisinde bir veya birden fazla varlık barındırabilir. Örneğin X ETF ürününün içerisinde 4 adet şirkete ait hisse senedi bulunabilir. Yatırımcı, hisse senetlerini tek tek satın almak yerine X ETF ürününü satın alarak 4 şirketin bulunduğu sepet ürüne yatırım gerçekleştirir. Bitcoin için çıkartılmak istenen ETF’nin amacı ise, Bitcoin’in yasal bir altyapısı olmaması nedeniyle doğrudan BTC satın almaya çekinen yatırımcıların, ETF satın alarak dolaylı şekilde BTC yatırımı yapabilmeleridir. Çünkü, Bitcoin ETF’si satın alan yatırımcı doğrudan Bitcoin almak yerine, Bitcoin’i temsil eden bir finansal ürün alır ve yasal altyapının dışarısına çıkmamış olur. Kısacası, yasal altyapının getirdiği risk faktörünü yatırımcılar yerine ETF sahibi firma üstlenir.

Gensler’in ETF ile ilgili açıklamalarına geri dönersek, CME Borsası’nın işaret edildiği görülmektedir. CME, dünyanın en büyük türev ürün borsası olarak bünyesinde sayısız ürüne ev sahipliği yapmaktadır. Gensler’in CME’yi işaret etme sebebi aslında, kripto endeksli çıkarılmak istenen bu tür geleneksel ürünlerin genel bir probleminden kaynaklanmaktadır. Ürünlerin içerisinde bulunan kriptoparaların güncel fiyatlarının bir borsadan alınması gerekmektedir. Ancak çoğu kripto borsası regüle olmadığından indeksin nereden alınacağı önceden soru işareti yaratmakta idi. Ancak şu an CME’nin dışında S&P ve Nasdaq borsaları da Bitcoin indeksi yayınlamakta oldukları için bu sorunun artık çözüldüğü söylenebilir.

Gensler’in işaret ettiği ikinci konu ise 1940 yasasına uygunluktur. ABD’de menkul kıymetler için kullanılan daha önceki yasalar 1933, 1934 ve 1940 yıllarında çıkan yasalardır. Yasaların çıkış sebebi 1929 yılında yaşanan borsa çöküşüdür. Ülkeyi krize sürükleyen çöküş sonrasında temel prensiplerin belirlendiği yasalar çıkartıldı. Bu yasalara kısaca bir göz atarak Gensler’in ne kastettiğine bakalım:

  • 1933 Yasası

Yasa, daha önce bir standarda sahip olmayan piyasayı regüle etmek için halka menkul kıymet satmak isteyen şirketlerin şeffaf bilgi paylaşımında bulunmasını zorunlu hale getirdi. Yatırımcıların menkul kıymetle ilgili gelişme ve bilgilerden haberdar edilmesi şart koşulmakla birlikte SEC, yatırımcının yanlış bilgilendirilme sonucunda zarara uğraması halinde, zararın karşılanması için bir nevi güvence sağlamaktadır.

  • 1934 Yasası

Hemen bir yıl sonra çıkan bu yasa, bilgilendirme şartına ek olarak halka satış gerçekleştiren şirketlerin SEC’e dönemlik ve yıllık rapor vermesini zorunlu kılmaktadır.

  • 1940 Yasası

Yasa, özellikle yatırım fonlarını kapsamakta ve bu fonların faaliyetlerini detaylandırmalarını şart koşmaktadır. Yasaya göre fonların gerçekleştirecekleri yatırımın stratejisi, yatırım yapılan ürünün satılması halinde elde edilecek paranın nereye harcanacağı, fonun yönettiği bakiye gibi birçok detayın halka açık olması gerekmektedir.

Yukarıdaki üç yasa göz önünde bulundurulduğunda Gensler’in açıklamalarına göre ETF başvuruları 1933 ve 34 yasalarındaki temel bilgi verme kurallarına uygun bulunmaktadır. Gensler’in 1940 yılındaki detaylı bilgi verilmesini öngören yasayı işaret ederek ETF’leri daha şeffaf olmaya doğru yönlendirdiği söylenebilir.

Başkanlık Seçimi

CFTC (Commodity Futures Trading Comission/ Emtia Vadeli İşlem Sözleşmeleri Ticareti Komisyonu) eski başkanı ve Dijital Dolar projesinin başkanı Christopher Giancarlo, CFTC Başkanı olduğu zamanlarda (2014–2019) Bitcoin vadeli işlemleri için gelen başvuruların reddedilmesi için üst makamlardan baskı gördüğünü, ancak günümüzde Bitcoin ETF gibi ürünlerin onaylanması için uygun bir ortamoluştuğunu dile getirdi. Açıklamalar pozitif bir gündeme işaret etmesine rağmen Giancarlo, ETF’nin 2023’den önce onaylanmasını beklemediğini belirtti. FED ve özel sektörle birlikte Dijital Dolar projesini yürüten ve CFTC’ye başkanlık etmiş bir kişinin 2023 yılını işaret etmesi oldukça önemlidir. Bunun sebebi 2024 yılındaki ABD’deki başkanlık seçimleri olabilir. Kriptopara lobilerinin henüz gelişmediği, Coinbase’nin halka arz olmadığı, Bitcoin madencilerinin çoğunluğunun Çin’de bulunduğu bir ortamda Biden’in başkanlık kampanyasına en büyük ikinci bağışı yapan şirket, kriptopara borsası FTX olmuştu. 2024 yılında ise Morgan Stanley, George Soros gibi Wall Street’in önemli şirketlerinin/isimlerinin kriptopara yatırımının olduğu, Bitcoin madencilerinin ABD’de ikamet ettiği, kripto dostu senatörlerin bulunduğu ve güçlü lobicilik faaliyetlerinin yürütüldüğü bir başkanlık seçimiyle karşı karşıya olacağız. Ek olarak, hemen hemen her ülkede Z kuşağını kazanmaya yönelik kampanyalar yürütülüyor. Kripto dostu politikalar aynı zamanda genç nesilden oy almak için de iyi bir yol olabilir. Bu nedenle başkanlık yarışı öncesinde kripto dostu politikaların ağırlık kazanması muhtemel denilebilir.

Stabilparalar

Stabilparalar, FED’in para politikasının tam tersi yönünde bir sektöre öncülük ettiği için, para politikasının uygulanabilirliğini zorlaştırmaktadırlar. FED, Covid-19 nedeniyle çöken piyasaları ayakta tutmak için 1 yılı aşkın bir süre piyasaya sürekli olarak likidite sağladı. Sağlanan likidite, FED’in hisse senedi, menkul kıymet gibi ürünleri satın alması şeklinde gerçekleştiği için FED’in bilançosunda yüklü miktarda varlık birikti. Aşının yayılmasıyla birlikte normale dönmesi beklenen ekonomik göstergeler sonucunda FED, elindeki varlıkları satarak piyasaya verdiği likiditeyi geri alma planları yapmaya başladı. Tapering adı verilen bu süreç, USD’nin değerlenmesini sağlayacağı için finansal piyasalar için negatif etkiler oluşturabilir.

Tapering’in ne zaman yapılacağı ile ilgili tartışmalar hararetli bir şekilde devam ederken gözler stabilparalara çevrildi. Hem Senato’nun hem de Biden’ın ekiplerinin özel olarak stabilparaları regüle etme yönünde işleri hızlandırdığı artık biliniyor. Bunun sebebi, SEC Başkanı Gensler’in açıklamalarından rahatlıkla okunabilir. Gensler yaptığı açıklamada, DeFi platformlarının VPN üzerinden ABD’li vatandaşlara hizmet verdiğini, stabilparaların bu platformlar üzerinde kullanılmasının ise karapara aklama, vergi kaçırma ve yaptırımları delme gibi bir dizi problemi doğurabileceğini ve sürecin bir ulusal güvenlik tehdidi haline geldiğini belirtti. ‘’Ulusal güvenlik’’ tanımlaması biraz ağır gibi gözükse de stabilparaların aslında FED’in para politikalarını uygulamasına önemli ölçüde engel olduğu söylenebilir. Stabilparaların temsil ettiği büyüklük şu anda FED’i korkutacak bir düzeye yakın bile olmasa da sektörün sürekli büyümesi FED’i şimdiden önlem almaya zorlamaktadır. Çünkü düşük faiz ortamı, geniş likidite politikası, stabilparalar üzerinden verilen yüksek faiz bileşenleri birlikte düşünüldüğünde FED’in istediğinin tam tersi bir ekonomik gelişmeye yol açtıkları görülebilir. Bu şekilde bakıldığında SEC vb çeşitli otoritelerin, şu anda stabilpara üzerinden faiz veren kurumlarını neden agresif şekilde baskı altına almaya çalıştıkları anlaşılabilir. Birkaç örnek vermek gerekirse:

  • Coinbase, USDC üzerinden %4 faiz vereceğini duyurur duyurmaz, SEC tarafından dava edilmekle tehdit edildi. Coinbase bu ürünü ertelemeye karar verdi.
  • BlockFi ve Celcius şirketlerinin operasyonları, Texas, New Jersey, Alabama gibi eyaletlerde regülatörler tarafından durduruldu.
  • USDC’nin arkasındaki şirket Circle, doğrudan kendi altyapısı üzerinden benzer bir faiz hizmeti vereceğini duyurdu. Duyurunun ardından SEC, USDC hakkında inceleme başlattı.

Kısacası, tüm yetkililer stabilparalar üzerinden bu tür faiz veren kurumları engellemek için beraber çalışmaya başladı. DeFi platformlarına ise doğrudan müdahale edilemediği için bu platformların varlığının FED’i rahatsız ettiği su götürmez bir gerçektir. ABD’nin sektöre bu tür bir müdahlede bulunmadan doğrudan Bitcoin ETF’i onaylaması ve stabilparaları regüle etmesi, FED’in kendi politikasının tam tersi bir sektörü onayladığı anlamına geleceği için ABD’nin önceliğinin bu tür organizasyonları engellemek, engelleyemediği merkeziyetsiz platformlara da erişimi engellemek olduğu söylenebilir. Bu çalışmaların ardından sektörün ilk regülasyonu stabilparalar üzerine gelebilir.

FED’in enflasyon, işsizlik, Çin- Tayvan gerginliği, Covid-19 gibi gözettiği çeşitli major etkenler yanında kripto sektörünün de bu etkenler arasında kendine yan etken olarak giderek daha fazla yer bulmaya başladığı söylenebilir. Sektörün hızlı gelişimiyle beraber önümüzdeki yıllarda kripto sektörünün yan etken olmaktan çıkarak major etkenler arasına girmesi oldukça muhtemeldir. Kısa vadede regülatörlerin piyasayı sıkıştırma hamleleri olsa da yazının geneline bakıldığında kripto sektörünün oyuncularının giderek daha da büyük aktörlerden oluşması, bu aktörlerin daha güçlü lobicilik faaliyetlerinde bulunması, politikacıların kripto dostu hale gelmeye başlaması, uzun vadede sektörünün önünün açık olduğunu göstermesi bakımından olumludur.

Hazırlayan: Berkay Aybey

Burada ifade edilen görüş ve yorumlar BV Crypto’ya aittir. BV Crypto, bu yazı temel alınarak yapılacak herhangi bir finansal işlemden sorumlu tutulamaz. Her yatırım ve ticaret hamlesi risk içerir. Karar verirken kendi araştırmanızı kendiniz yapmalısınız.

Berkay Aybey

Business Analyst